BIY AD

25 Ocak 2010 Pazartesi

Tebrikler Barış Özcan

Daha 25 yaşına bile gelmeden ilk antrenörlük deneyimini yaşayan Selçuk Üniversitesi basketbol takımı yardımcı antrenörü Barış Özcan'ı tebrik ediyoruz. Düzgün karakterinin ödülünü almaya devam edecektir umarım.

18 Ocak 2010 Pazartesi

:)


Volkan Ertetik...

8 Ocak 2010 Cuma

Altın Eller{Gökçe Başaran}


Sene başından beri bir Evren Büker izliyorum ki... Aman Allahım. Yıllardır Türk basketbolunun hasret olduğunu çok yönlü 2 numara boşluğunu dolduracak ender genç oyuncukardan.. Çok özel bir yetenek. Çok farklı. Herşey var elinde. Yapabileceklerinin sınırı yok gibi. En basitinden basketbol sahasının tamamını görebilme yeteneği bile onu farklı kılabiliyor.

Yıllardır perdeyi çok iyi kullanıp müthiş şutör skorer guardlar gördü bu ülke. Harun Erdenay’da böleydi, Ufuk Sarıca’da,İbrahim Kutluay’da pek farklı değildi, Serkan Erdoğan’da. Çok maç kazandırdılar, çok kritik şut soktular. Türkiyede hep en üst seviyede mücadele ettiler. Hatta İbrahim Kutluay Avrupa’nın devi Panathinaikos ile Euroleague şampiyonluğu bile yaşadı. Serkan Erdoğan’da Tau Ceramica’da önemli işlere imza attı. Ama bu oyuncuların gerisini bir türlü getiremedik. Bu 4 büyük yıldız kadar dominant skorer oyuncular çıkaramadık. Hidayet’in yanına bir türlü onu tamamlayacak oyuncuyu bulamadık. Bazen çift guard oynadık, bazen Bekir Yarangüme’yi kullandık, nadiren de olsa Ömer Onan’ı. Ama artık dert etmemiz gereken pozisyon skorer guard bölgesi olmayacak. Çünkü o bölgeye Ülke’nin en komple kısa oyuncusu geliyor. Hem de bas bas bağırarak geliyor...

Bugünlerde, hatta son 2 yılda devşirme oyuncu aşkı doğdu ülkemizde. Amerikalısını, Avrupalısını Türk yapıp oynatalım aşkı. Guard bölgemizde sorunlu oldu, 2 numara pozisyonumuzda. Hidayet olmasaydı 3 numaramız içinde devşirme önerileri gelecekti. Ama son zamanlarda özellikle skorer guard bölgesine yabancı bir oyuncu ile takviye yapalım diye düşünce hep vardı kafalarda. Bunun adı bir gün Chris Lofton oldu, diğer gün Tarence Kinsey oldu, fısıltılarda Emir Preldzic hep vardı zaten. Ama Türk halkının çoğunun bunu pek istemediğini görüyoruz. Zaten devşirmeyi yapacaksak bize katabilecekleri konusunda herkesin büyük şüpheleri vardı. Devşirme oyuncu ile kaçıncı olacaktık ki? Bundan daha iyisi olabilir miydi? Pek sanmıyorum. Unutmadı kimse 2001 Avrupa şampiyonasında kimlerle 2. olduğumuzu. Hangi genç oyunculara güvendiğimizi? Herkesin isyanı bu yüzdendi zaten...

Kısacası artık herkesin Evren Büker’i görmesi gerekiyor. Asla yukarıda saydığım büyük oyuncularla kıyaslayamam Evren’i. Bugün için en azından. Herkesten daha farklı olduğu gözüküyor ama. Saha görüşü olsun, pasör özelliği olsun, şutunu 2 yılda her gün üstüne koyabilmesi olsun, savunmanın zaaflarını cezalandırmakta ustalığı olsun ve bence en önemlisi savunmada ki pozisyon bilgisinin kusursuzluğu ve yatay adımının çabukluğu olsun onu şuan ki her kısadan farklı kılıyor açıkcası. Her türlü karışım yapılabilir aslında. Biraz Ömer Onan’ın savunması var dersin, biraz Haluk Yıldırım’ın zekası var dersin, biraz Hakan Köseoğlu’nun pasör özelliğinden kapmış dersin. Ne dersek diyelim ama net olan birşey yukarıda saydığım kişiler kadar çalışma azmi var bu çocuğun. Bu yetenekler ve bu gelişim sadece doğuştan olacak birşey değil.

Ne olursa olsun bu çocuğu takip etmek gerekiyor. Cem Akdağ’ın elinde daha da verimli kullanıldığı bir gerçek. Özgürlüğü ve takımı oynatma konusunda sonuna kadar destekliyor Cem hoca onu. Saha da çok belli oluyor. Bir çok hücum seti olsa da zor durumdayken en güvenilir şey topu Evren Büker’in altın ellerine teslim etmek oluyor Galatasaray. Evren Büker’in sadece bir pick and roll oyunu üstünden onlarca seçenek bulabilme yeteneği kusursuz. Belki çok sayı atmıyor ama istatistik kağıdının her tarafını dolduruyor. Bu da bizim için alışıla gelmemiş bir durum.

Soruyorum herkese, bu Milli takıma skorer bir oyuncu mu lazım, yoksa herşeyi yapabilen sahada takımın akıl seviyesini yükseltebilecek bir oyuncu mu lazım. Doğru tercih açık ve net...
Gökçe Başaran-Gsbasket

3 Ocak 2010 Pazar

Tahkimin Vereceği(!) Karar Üzerine


Uzun zamandır Galatasaray camiası Cemal Nalga meselesinin ardından tahkimden çıkacak olan karara kilitlenmiş durumda fakat tahkim kararın tarihini sürekli erteliyor. Hem kamuoyunun kendilerine duyduğu güveni yıkıyorlar hem de bir takımın sezon planlarını alt-üst ediyorlar.

Yazık oluyor Türk Basketbolu'na, şu gün açıklayacağım deyip elli kere sözünü tutmamak nedir?

Burası Türkiye, her şey olur diyenleriniz olduğunun farkındayım ama ne bu güzel ülke hak ediyor bunları ne de güzel ülkemin insanları...

Öyleyse ne yapmalı, demokratik bir şekilde tepki koymalı, sadece bu mesele için değil. Artık insanlar hakkı olmayan yerlerde bulunmamalı, TBF Başkanından mahalle muhtarına, başbakanına muhalefetine her neyse. Biz de silkinip kendimize gelmeliyiz ve tepemize çöreklenmiş olan o insanlara fırsat vermemeliyiz.

Değil mi?