BIY AD

29 Mayıs 2009 Cuma

Bir süre yokuz.

Bir süre daha yazamıyorum.
Anlayışınıza teşekkürler.

26 Mayıs 2009 Salı

Şükür Kavuşturana

Evet, dönebildim Ankara'dan. Maçı seyrediyorum,molada yazayım dedim. Maç bitişi de yatarım sanırım çok yorgunum. Artık yarın geri dönüşümüzü yapar yazılarımıza başlarız. Mustafa Özben röportajını yaptık bu arada. Yarından sonraya hazırlayabiliriz herhalde... :)

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Şans Doğdu

Bana şans doğdu. Salı döneceğim Ankara'dan, burada da salı maç oynanacakmış. Ne güzel oldu be... :)

22 Mayıs 2009 Cuma

Beşiktaş "Varım" Dedi..

Beko Basketbol Ligi Play-Off Yarı Finaline çıkacak son takımın belli olacağı seride Galatasaray Cafe Crown'ı Akatlar BJK Cola Turka Arena'da tam 42 sayı farkla, 113-71'lik skorla geçen Beşiktaş Cola Turka seride durumu 2-1'e getirerek umutlarını devam ettirdi..

Siyah-Beyazlılar rakibine; ribaundlarda 35-24 ve asistlerde 28-9 gibi ezici üstünlükler kurarak çekişmeli geçmesi beklenen mücadelede çok rahat bir galibiyet aldılar. Ev sahibi ekip, ikinci maçta hiç varlık gösteremediği üç sayılık atışlarda bu kez 16/29 isabet oranı ile %55'lik bir oran tutturarak böylesine önemli bir farkın oluşmasını sağladı. Oynadığı 25 dakikada; 22 sayı, 7 ribaund, 10 asist ile mücadele eden Mire Chatman galibiyetin baş mimarı oldu. Deneyimli oyuncu, fark açılınca son çeyrekte ise görev almadı. Serinin tutuk ismi Jimmy Baxter 20 sayı, Muratcan Güler 18 sayı, Mehmet Yağmur ise 14 sayı ile oynadılar. Soğuk algınlığı nedeniyle 2 gündür antrenmanlara katılamayan ve maça da iğneyle çıkan K'Zell Wesson ise başarılı bir performans göstererek 8 sayı, 4 ribaund, 3 asist ile maçı tamamladı. Beşiktaş'ta 2 dakika sahada kalan genç oyuncu Serkan Özver dışında bütün oyuncular skor üretmeyi başardı..

Oldukça tutuk görünen Galatasaray da ise sadece iki oyuncu çift haneli rakamlarda skor üretti. Son günlerin en çok eleştirilen oyuncularından olan Quinton Hosley 14 sayı ile takımının en skoreri oldu. Üç sayılık atışlarda 3/4 isabet oranı tutturan deneyimli oyuncu ilginç bir şekilde iki sayılıklarda ise 0/5 oranı ile adeta hayal kırıklığı yarattı. Hosley'in özellikle savunmada aksamasıda gözlerden kaçmadı.. Galatasaray'da ayrıca Antonio Tolliver 10 sayı, Tufan Ersöz'de 3/6 üç sayı isabet oranı ile 9 sayıyla mücadeleyi tamamladılar..

Serideki dördüncü maç ise 23 Mayıs 2009 Cumartesi günü, saat 16:00'da yine Akatlar Beşiktaş Cola Turka Arena'da oynanacak..

21 Mayıs 2009 Perşembe

!?!?!?!?!

Çarşambaya kadar ben yazamayacağım, şehir dışındayım. Bilgi verelim.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Messina Sacto Yolunda!

CSKA Moskova takımının başarılı antrenörü Ettore Messina'nın adı Sacramento Kings ile ciddi ciddi anılmaya başlandı. Avrupa'da efsaneler arasına adını yazdıran 49 yaşındaki tecrübeli koç, henüz konuyla ilgili net birşey olmadığını açıkladı. Hatta ben de sizin gibi basından okuyorum bu haberleri de dedi, yani biraz çelişkili bir açıklama yapmış. Şayet Messina Sacramento'ya gidecek olursa Kings organizasyonunda forması emekli edilecek kişilerden bir tanesi de Hidayet Türkoğlu olabilir, söyleyelim.

Orlando'dan istediği kontratı alması zor olacak Hidayet'in, kendisi de kariyerinin son kontratlarından birini yapacak, hatta iyi para kazanabileceği son kontratını yapacak, bunun için parayı da düşünecektir. Eski yuvasını çok sevdiğini, orada sevildiğini de biliyoruz. Sacramento'nun Hidayet'i kadrosuna dahil etmeyi planladığı dedikoduları da bir ara basına sızmıştı. Neden olmasın derim ben, Messina ve Hidayet yan yana... Kulağa hoş geliyor ama, bakalım. :)

Mete Amcası'ndan Evlatlarına


Yıl bu yıl değil, bir önceki yıl. Mekan Konya 19 Mayıs Spor Salonu. Bir önceki sezon içeride herkese kök söktüren Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi basketbol takımına o yıl bir haller olmuş. Rakip Beşiktaş Cola Turka, o 55-105 sona eren maç evet. Taraftarlar doğal olarak sitemkar, arkadan koça doğru sesleniyorlar çıkar şu Carter'ı diye, o Carter da Warren Carter. Mete Babaoğlu benchteki oyuncuların,o kendi aldığı oyuncuların yanında arkasına dönüyor ve tribünlerden önemli sayıda insanın duyabileceği şekilde "Alacak oyuncu var da ben mi almıyorum!" diyor. Sonra düşünün o adamın kendi elleriyle takıma getirmiş olduğu yanında oturan uzunların halini. Adama sormazlar mı madem beğenmiyorsun niye takıma alıyorsun diye, e aldın madem beğenmedin, niye çocuğun aklını çelip Aliağa'ya da götürüyorsun onu diye. Sorarlar, ama adama sorarlar...

Türk Telekom da Yarı Finalde..

Beko Basketbol Ligi Play-Off Çeyrek Final serisi üçüncü maçında Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni deplasmanda 90-98 ile geçen Türk Telekom, seride durumu 3-1 yaparak yarı finale yükseldi ve Fenerbahçe Ülker'in yarı finaldeki rakibi oldu..

Forma giydiği 28 dakikalık bölümde 31 sayı kaydeden Boşnak oyuncu Kenan Bajramovic, Ankara ekibine galibiyeti getiren en önemli isim olurken, Türk Telekom adına bu maçta süre alan 11 oyuncu da sayı üretti.. Ev sahibi ekipte sadece 7 oyuncu forma giyerken, Eddie Basden ve Lester Mc Calebb ikilisi 40 dakika boyunca hiç oyundan çıkmayarak mücadeleyi tamamladılar.. Bu arada konuk ekipte; Serkan Erdoğan 13, Khalid El-Amin 12, Ervin Dudley'de 11 sayı ile skorda öne çıkan diğer isimler oldular. Mersin Büyükşehir Belediyesi'nde ise; 6/8 üç sayılık isabetiyle oynayan İnanç Koç kaydettiği 24 sayıyla takımının en skorer ismi oldu. Eddie Basden 20, Nedim Yücel 16, Christopher Lofton'da 15 sayı ile karşılaşmayı tamamladılar..

Bu arada normal sezonda birbirlerine karşı birer galibiyet alan Türk Telekom ile Fenerbahçe Ülker arasındaki yarı final serisi 0-0 eşitlikle başlayacak. Normal sezon sıralamasında rakibine göre daha üst sırada yer alan Türk Telekom, bu seride saha avantajına sahip olan taraf olacak..

19 Mayıs 2009 Salı

Yaramaz Hosley


Problem var yine Hosley ile alakalı, geçen sene Karşıyaka'da yaşadıkları, bu sene Real'de koça sakız tükürmeler, Hüseyinle kavgalar falan derken sıradaki talihli koç Mincinozlu olmuş. Kim bilir,belki de Gurovic'e parkenin yolu görünmüştür bu haberle beraber...

Potanın Perileri Dostluk Maçı'nda


Potanın perileri Ahmet Cömert'te bugün. Çek Cumhuriyeti ile saat 17 de oynanacak müsabaka ücretsiz olacak. Gidin görün bir takımı, biz göremeyenlere de nedir ne değildir bir anlatın hatta. Biz duyurup görevimizi yapalım,ötesi size kalmış.

Efes Turladı, Galatasaray Avantaj Yakaladı

Beko Basketbol Ligi Play-Off Çeyrek Final serilerinde heyecan devam ediyor. Serilerin 18 Mayıs'ta yapılan ikinci maçlarında; Darüşşafaka Cooper Tires'ı 87-60 ile geçen normal sezon lideri Efes Pilsen, seride durumu 3-0 yaparak yarı finale yükseldi..

Dengeli giden ilk yarının ardından ikinci yarıda maça ağırlığını koyan ve üçüncü çeyreği 31-8 gibi önemli bir skorla önde geçen lacivert-beyazlılar, asistlerde 26-12 gibi etkileyici bir farkla sonuca gitmeyi başardı. Efes Pilsen'de bu maçta forma giyen 10 oyuncu da sayı üretirken; Charles Smith 15, Kerem Gönlüm 14, Preston Shumpert 13, Mario Kasun da 10 sayı ile skorda öne çıkan isimler oldular. Genç kadrosu ile sezonun flaş ekibi olan Darüşşafaka da ise; Sean Banks 15, Barış Hersek ise 11 sayı ile mağlubiyete engel olamayan isimlerdi..

Çeyrek finalin derbi mücadelesinde ise geniş rotasyonlu kadrosunu rakibine oranla daha iyi kullanan Galatasaray Cafe Crown, sahasında konuk ettiği Beşiktaş Cola Turka'yı 80-66 ile geçerek seride durumu 2-0 yaparak önemli bir avantaj yakaladı. Özellikle dış şutlardaki etkinliği ile sonuca giden sarı-kırmızılılarda ABD'li oyuncular; Antonio Tolliver 20, Rashid Atkins 18, Antonio Graves ise 13 sayı ile skor yükünü çeken isimler oldular. Siyah-beyazlılarda ise sakatlığı nedeniyle forma giymesi son anda belli olan ABD'li guard Mire Chatman kaydettiği 22 sayı ile maçın en skorer ismi olurken, Cevher Özer ise 20 sayı ile karşılaşmayı tamamladı..

İki sayılıklarda ve serbest atışlarda rakibinden daha az sayı bulan Galatasaray Cafe Crown'a maçı kazandıran en önemli etken ise kaydedilen 9 üç sayılık isabeti oldu. Konuk ekip ise maç boyunca sadece 3 dış şut kaydederken, bu şutlarda ise Cevher Özer imzası vardı. İki ekibinde çok şeyler beklediği şutörleri ise maç boyunca üç sayılık atışlarda felaket bir performans gösterdiler. Galatasaray cephesinde Antonio Graves 1/6 gibi düşük yüzdeli üç sayılık isabet oranı tuttururken, Beşiktaş'ta da Jimmy Baxter, 2 dış şut denemesindende sayı bulamayarak büyük hayal kırıklığı yarattı.. Serinin üçüncü maçı ise 21 Mayıs Perşembe günü Akatlar'da oynanacak..

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Komşuda Beklenen Senaryo..

Yunanistan Birinci Basketbol Ligi A-1'de beklenen final gerçekleşti. Ülkenin en önemli iki kulübü olarak gösterilen ezeli rakipler Panathinaikos ve Olympiakos finaline sahne olacak lig finaline takımlar, yarı final serilerini 3-0 ile geçerek adeta güç gösterisi yaparak geldiler..

Yarı final serisinde C.C Maroussi ile karşılaşan normal sezon lideri Olympiakos, rakibini üç maçta; 102-80, 93-78 ve 81-67 'lik skorlarla 3-0 geçerek finale yükselmeyi başardı. Yarı finalin bir diğer serisinde ise sezonu ikinci sırada tamamlayan son Avrupa Şampiyonu Panathinaikos ile ligi üçüncü tamamlayan Aris karşı karşıya geldi. Serideki üç karşılaşmada Selanik ekibini; 84-80, 66-53 ve 71-69 ile geçen Atina'nın yeşil-beyazlı ekibi finale çıkan diğer takım oldu..

Bu iki ezeli rakip arasında normal sezonda oynanan mücadeleleri ev sahibi ekipler kazanmıştı. Atina'daki mücadeleyi Yeşiller 86-69 ile kazanırken, Pire'deki mücadele ise 77-75 ile Kırmızıların olmuştu. Sezonun bu iki takım için belkide en önemli randevusunda ise Euro League Final-Four'unda oynanan mücadeleyi Panathinaikos 84-82 ile geçerek finale yükselmişti..

Güneyden Esen Play-Off Rüzgarı


Dün Akdeniz'de oynanan maçlar sonucunda Fenerbahçe Ülker final vizesi alırken, Türk Telekom-Mersin Büyükşehir Belediyesi serisinin seyri değişti. Fenerbahçe Ülker genel manada rahat bir galibiyet alıp yoluna devam etti. Antalya'nın ara-sıra geri gelmeye yönelik çabaları olsa da Fenerbahçe Ülker bu ataklara verdiği karşılıklarla seriyi aldı götürdü. Mirsad'ın oyunun her alanına katkı yapan güzel bir oyunu vardı. Antalya cephesinde ise yabancılara yerliler eşlik edemeyince erken veda ettiler lige, en azından seriye erken veda ettiler.

Mersin Büyükşehir Belediyesi ise mükemmel bir taraftar desteğiyle birlikte Türk Telekom'u mağlup etmeyi başardı. Rahatça alacakları maçı uzattılar önce, 4 dakikada 15 sayılık farkı kapattırdılar. Sonra da uzatmada galibiyeti kolaya almışlarken işi yine son topa bıraktılar. Elenmenin eşiğinden döndüler. Umarım önümüzdeki maçı da alırlar ve bu güzel serinin 5. maça uzamasını sağlarlar.

Son olarak bir detay,Türk Telekom'un üç oyun kurucusu Tutku,El-Amin ve Blakney 16 da 2 ile toplam da 6 sayı kaydedebilmişler. Eddie Basden da 45 dakika boyunca hiç oyundan çıkmamış. Aldınız sanırım mesajı... :)

Tebrikler Ntv!

Ntv

20 Mayıs Denver Nuggets - Los Angeles Lakers 04.00-Canlı
21 Mayıs Orlando Magic - Cleveland Cavaliers 03.30-Canlı
22 Mayıs Denver Nuggets - Los Angeles Lakers 04.00-Canlı
23 Mayıs Orlando Magic - Cleveland Cavaliers 03.30-Canlı
24 Mayıs Los Angeles Lakers - Denver Nuggets 03.30-Canlı
25 Mayıs Cleveland Cavaliers - Orlando Magic 03.30-Canlı
26 Mayıs Los Angeles Lakers - Denver Nuggets 04.00-Canlı
27 Mayıs Cleveland Cavaliers - Orlando Magic 03.30-Canlı

Nba ile alakalı ne zaman birşeyler yazacak olsak bu bizim asıl işimiz değil diye söylüyoruz. Bilgilendirelim dedik, tüm maçları veriyormuş NTV canlı olarak. Tebrikler...

17 Mayıs 2009 Pazar

Galatasaray Cafe Crown 84-74 Beşiktaş Cola Turka


Bu yazı Basketbol Günlüğü blogunun yazarı Ahmed Salih tarafından kaleme alınmıştır. Kendisine teşekkür ederiz.

Mire Chatman altı buçuk dakika oyunda kaldı 10 sayı, 3 ribaunt, 1 asist yaptı; oyunu tek başına forse ediyordu... Chatman oyundayken kontrol Beşiktaş'ta idi, Chatman çıktıktan sonra bile oyun dengede gitti. Hatta üçüncü çeyreğin son dakikalarında Beşiktaş öndeydi... Son çeyrekte dar rotasyonları ve sıcaktan ötürü yoruldular, oyundan düştüler...

Şimdi birkaç istatistik vereceğim:

Beşiktaş'ın üç pota altı oyuncusu var: Cevher, Wesson ve Adem... Adem 12 dakika oynadı, diğer iki oyuncu neredeyse hiç oyundan çıkmadılar. Bu iki oyuncu da sırtı dönük oynayamıyor. Fizik olarak güçlü oyuncular değil. Adem'in bu seviyeler için ne kadar vasat bir oyuncu olduğunu söylememe gerek yoktur sanıyorum... Cevher ve Wesson maç boyunca sadece üç faul yapmış! Bu ne demektir? Rakibin en zayıf noktasına Galatasaray Cafe Crown hiç saldırmamış. Elinde bu kadar pota altı oyuncusu var ve faul sorunu yaşayan takım yine Galatasaray ! İnanılır gibi değil!

Her zamanki gibi dış şut ve serbest atış yüzdesi kötü ötesi idi sarı kırmızılıların. Rakipleri çok iyi savunma mı yaptı? Hayır!.. Bu tamamen konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanıyor. Zaten yüzlerine bakınca hasbelkader birşeyler yapmaya çalıştıklarını görüyorsunuz... İki sayılık atışlardaki yüksek yüzdeye gelince... İki sayılık basketlerin çoğu boş turnike ve smaçlarla üretildi. Beşiktaş üçüncü çeyrekte biraz savunma yaptı tıkandı Galatasaray, sayı atamadılar... Bir ara yine topu eline alan dışarıdan "sallamaya" başladı!..

Milojevic ve Graves'i Beşiktaş'a verse Galatasaray bu seride maç kazanabilir mi sizce? Oysa Milojevic ve Graves'in Beşiktaş'a verilmesi durumunda bile Beşiktaş'tan daha pahalı bir kadroya sahip sarı-kırmızılılar. Kadrolar arasında bu kadar kalite ve derinlik farkı varken durumun vehameti ortada!

Bugüne dek yazmamıştım ama, artık sürekli tekrar edince değinmek iktiza etti. Koray Mincinozlu ilk çeyrekte iki faul alan oyuncuları ısrarla oyunda tutuyor ve oyuncu faul problemine girip oyundan kopuyor. Bugün de Atkins aynı sorunu yaşadı...Tamam, Koray Mincinozlu'dan Ergin Ataman performansı göstermesi beklenmiyor fakat, en azından sahada olup bitene hakim olmalı. İyi oynayan oyuncuyu kenarda soğutmamalı, faul sorunu yaşaması muhtemel oyuncuyu kenarı almalı vs... Yani bunu da yapmayacaksa, ne diyelim!

İlk maç gösterdiki normal sezona göre çok fazla şey değişmemiş. Bir Efes Pilsen'e bakıyorum, bir F.bahçe Ülker'e bakıyorum; bir Galatasaray ve Türk Telekom'un oynadığı basketbola bakıyorum. Arada en az üç-dört seviye fark var. Kadrosunun hakkını veremeyen iki takım var: Galatasaray ve Türk Telekom!

Ahmed Salih

Geçmiş Olsun Işıl Alben

Mihriban Oğuz ve Müge Erdem Işıl Alben'i ziyarette...
Bu vesileyle biz de Işıl'a geçmiş olsun dileklerimizi iletmiş olalım.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Potanın Perileri Hedefe Kilitlendi..

7-20 Haziran 2009 tarihleri arasında Letonya'da düzenlenecek 32. Avrupa Şampiyonası'na katılacak A Milli Bayan Basketbol Takımımızın aday kadrosu ve yapılacak hazırlık maçlarının programı Polat Renaissance Otel'de gerçekleştirilen basın toplantısında açıklandı..

Hazırlıklarına 4 Mayıs'ta İstanbul'da başlayan milliler, çalışmalarını 30 Mayıs'a kadar burada sürdürecek.. 19 Mayıs Salı ve 20 Mayıs Çarşamba günü Çek Cumhuriyeti ile 2 hazırlık maçı yapacak olan bayan milliler, daha sonra 22-24 Mayıs tarihlerinde İspanya, Polonya ve Belarus'un da yer alacağı Zafer Kupası'na katılacak. A Milli Bayan Takımı, turnuva kapsamında 22 Mayıs'ta Polonya, 23 Mayıs'ta Belarus, 24 Mayıs'ta da İspanya ile karşı karşıya gelecek. Bu arada Potanın Perileri ile Çek Cumhuriyeti Bayan Milli Takımı arasında 19 Mayıs 2009 tarihinde oynanacak mücadeleyi basketbolseverler ücretsiz olarak izleyebilecek. Bu anlamlı günde, Ahmet Cömert Spor Salonunda oynanacak dostluk mücadelesi saat 17:00'de başlayacak..

A Millilerimiz Şampiyona öncesi hazırlıklarının son etabında Letonya'ya giderek, 1-2 Haziran'da Şampiyonanın evsahibi Letonya ve Ukrayna ile birer hazırlık maçı yaparak hazırlıklarını tamamlayacak. Şampiyonluk hedefiyle yola çıkan ve oldukça zorlu bir grupta yer alan millilerimiz; 32. Avrupa Şampiyonası'nda Rusya, Litvanya ve Sırbistan ile aynı grupta mücadele edecek. Perilerimiz grupta; 7 Haziran'da Rusya, 8 Haziran'da Litvanya, 9 Haziran'da da Sırbistan ile karşılaşacak..

Sakatlıkları bulunan Galatasaray'lı Işıl Alben ve Beşiktaş Cola Turka'dan Tuğba Taşçı'nın yer almadığı A Milli Bayan Basketbol Takımı'nın bu şampiyona için açıklanan 18 kişilik aday kadrosunda şu oyuncular bulunuyor:
Naile İvegin, Melek Bilge (Beşiktaş Cola Turka), Gülşah Gümüşay (BOTAŞ Spor), Hülya Özkan (Ceyhan Belediyesi), Nevriye Yılmaz, Esmeral Tunçluer, Birsel Vardarlı, Nevin Nevlin (Fenerbahçe), Yasemin Horasan, Şaziye İvegin, Bahar Çağlar, Tuğba Palazoğlu, Yasemen Saylar, Esra Şencebe (Galatasaray), Sariye Gökçe (Mersin Büyükşehir Belediyesi), Nilay Yiğit (Panküp TED Kayseri Koleji), Nihan Anaz (Samsun Basketbol), Dilek Ünüvar (Tarsus Belediyesi).

Şablon Değişikliği ve Genel Bir Değerlendirme

Daha önceki temamızla alakalı olarak şikayetler alıyorduk. Genel manada insanın gözünü yorduğundan şikayet ediliyordu. Biz de daha light olan bu temaya geçiş yapalım dedik. Bu tür değişiklikler çok da hoş değil elbette,farkındayız fakat sizlerin görüşleri de önemli. Bu şablon değişikliği mesajı ile birlikte bugüne kadar yapıp ettiklerimizden de genel manada bahsedelim istiyorum ben.

Bir arkadaşım önermişti blog yazmamı. İlk olarak pek sıcak bakmamıştım, gelip geçici bir heves olacağından korkmuştum ne yalan söyleyim. Hatta blogu açtıktan sonra bir süre kendi blogumda yazmayıp o arkadaşımın bloguna takılmıştım. Sınır Tanımayan Blog'dan bahsediyorum o arkadaşım derken. O blogda birkaç yazı yazıp, bu işin zevkini yakaladığım zaman kendi blogumu artık faaliyete geçirmem gerektiğine karar verdim. Bunu yaparken de beni en fazla etkileyen olaylardan bir tanesi o sıralar henüz kendisi ile tanışma şerefine nail olamadığım abim, Salsa Anıl'ın blogundaki güzel gelişmeler olmuştu. Ben de bu işi yaparım deyip çıktım yola. Sonrasında Ferhat Abi'ye teklifte bulundum, blogu birlikte götürelim dedim. Hay hay dedi, o da katıldı bana sağolsun.

Aradan iki buçuk ay geçti sanırım,şöyle bir bakıyorum da çok fazla hakkını verememişim buranın kendi adıma. Bunda son 50 gecenin sadece 15 inde kendi yatağımda uyumuş olmamın da etkisi var sanırım. Bu hafta sonu Ankara'ya gitmeyince Ankara'daki tanıdıklarım takılmaya başladılar,üç gün gecikiyorsun hayırdır birşey mi oldu gibilerinden. Haklı adamlar son üç hafta sonu kimi zaman öncesiyle kimi zaman da sonrasıyla beraber Ankara'da idik. Bu hafta sonu da İzmir'e gitmemiz gerekli idi, dedim ki ben de derman kalmadı, gidemem. Zar zor ikna olmuştum ki gitmeye o iş iptal oldu, ben de burada kaldım. Zannetmeyin ki rahat ediyorum, perşembe yine ayrılıyorum Konya'dan... Ferhat Abi'yi ziyaret edeceğiz bakalım, hayırlısı. :)

Yukarıdaki fakir edebiyatında da anlatmaya çalıştım hedeflerimizin bir kısmını niye gerçekleştiremediğimizi. Ben isterim ki her TBL maçını arkasından şöyle güzel bir yorum yapayım iki-üç paragraf da olsa. Yahut iki haftada bir yeni bir genç yetenekler yazı dizisini güncelleyim , yeni yazı dizileri ekleyelim, analizler ağırlıkta olsun falan filan. Bu sıralar hedef tecrübe kazanmak diyebilirim zaten. Öte yandan yaptıklarımıza farklı bir açıdan baktığımızda da kendimizi başarılı buluyorum. Aynı tarihlerde açıldığımız, bizden dört-beş kat daha fazla güncelleme yapan bloglara bakıyorum da... Bu da iyi şeyler de yaptığımızın göstergesi sanırm, öyle çok fazla tanıtım derdimiz de olmadı üstelik.

Hasılı, eksiklerimiz de iyi yaptığımız işlerimiz de oldu bugüne kadar. Basketbol sevgimizi ifade etmek için çıktığımız bu yolda hatalarımızı mazur görmenizi diliyoruz. Umarım gelecek günlerde daha iyiye hep birlikte ulaşabiliriz. Her ne kadar Bench'in Arkası'ndan bizi kovsalar da gerçek hayatta,biz de Bench'in İçerisinden alırız bilgileri ve size ulaştırırız,ne farkeder. :)

Efes Pilsen 2-0 Yaptı


"Hadi ya,gerçekten mi?", diyor olabilirsiniz bana... Özür dilerim aslında haberini yapmaya bile gerek yok da işte... Daçka ilk yarı azcık direnç gösterince yukarıdan kulaklarını çekmişler çocukların. Ne güzel lig değil mi?

15 Mayıs 2009 Cuma

Ve Selçuk Kapanır(?)


Henüz bir duyum.
Edit:Değerli yöneticimiz Doç.Dr.İbrahim Arslan ile görüştüm,henüz toplantı yapılmamış konu ile alakalı olarak...

Play-Off Heyecanı Başladı


Beko Basketbol Ligi'nde er meydanı,play-off lar dün itibariyle başladı. Favoriler sürprize yer vermeyip kazandılar.

Fenerbahçe Ülker 89-63 Antalya Büyükşehir Belediyesi
Türk Telekom 80-78 Mersin Büyükşehir Belediyesi

Haftasonunun programı ise şu şekilde:

15 Mayıs Cuma
19:00 Efes Pilsen - Darüşşafaka Cooper Tires (Spormax)

16 Mayıs Cumartesi
19:30 G.Saray Cafe Crown - Beşiktaş Cola Turka (Spormax)

17 Mayıs Pazar
14:00 Antalya BŞB - F.Bahçe Ülker (Spormax)
16:00 Mersin BŞB - Türk Telekom (SkyTürk)

Garanti NBA Skills Challenge


Kendini gösterebilmek, her zaman da mümkün olmayan birşey bu. Birçok gencimizden "Bana bir fırsat verilse var ya, uçarım da kaçarım da, şöyle olur böyle olur... " gibisinden ifadeler duymamız mümkün. Elinize bir fırsat geçerse şayet iyi değerlendirmeniz gerekli, çünkü kaçan balık büyük oluyor her zaman.


Öte yandan Garanti de Türk Basketbolu'na ciddi manada destek olan önemli bir kurum. Gerek Milli Takımlarımıza sponsor olarak verdikleri destek, gerekse çeşitli organizasyonlarla beraber ülkede oluşturdukları sinerji basketbolumuza önemli katkı sağlıyor.


Garanti dedik ya hani, işte bu Garanti yukarıdaki fırsat isteyen çocuklarımızla alakalı olarak da bir organizasyon düzenliyormuş şimdi. Ciddi manada önemli bir fırsat bu sizin için ey uçuşa ve kaçışa hazır bekleyen 13-18 yaş arası gençler. Ne yapmanız gerektiğini merak ettiniz sanırım,heyecanlandınız di mi bir an? Açalım öyleyse biraz daha... :)


Basketbolla alakalı olarak yeteneklerinizi sergileyeceksiniz, bunu vidyoya alıp www.nba-garanti.com adresine göndereceksiniz. Bu kadar basit artık. Bir şart var,vidyo iki dakikayı geçmeyecek. Kendinizi iyi göstermeye bakın o iki dakikada. Topuğunuzla topa vurun ve topu panyaya çarptırın,sonra kapıp smaçlayın mesela, ya da iki dakikada Jason Kapano'yu kıskandıracak kadar üçlük atın orası size kalmış. Ama siz katılın bu işe, herhangi bir başarı elde edemeseniz dahi sosyalleşmeniz açısından önemli bir organizasyon bu bana kalırsa.


Vidyolar ziyaretçilerin oylamasına göre ilk aşamaya seçilecek, en yüksek oyu alan 100 vidyodan 30 u uzman jüri tarafından seçilecek. Jüri üyelerinin seçmiş olduğu 30 kişilik grup 19-21 Haziran'da Darüşşafaka'da düzenlenecek olan NBA Skills Challenge kampına götürülecek. Burada da internet ve televizyon gibi aletlerde ağzı açık vaziyette seyrettikleri NBA koçları ve oyuncuları ile beraber olma fırsatı yakalayacaklar. Ağzımın suyu aktı desem yeridir ha... Ama durun daha bitmedi, bu gençlerden kendisini o devasa zat-ı muhteremlere beğendirebilen 4 tanesi Orlando'ya kampa götürülecek ağustosta. Sonra da ne kapılar ne kapılar açılır,ha?


Vidyoyla falan uğraşamam,ben beceremem o işleri diyorsanız da 16-17 Mayıs'da İstanbul Caddebostan'da, 23-24 Mayıs'da da İzmir Bostanlı da Streetfilming etkinliğine davet ediyor sizi Garanti. İstanbul'daki organizasyonda 16 Mayıs'da saat 15'de Pegasus(Harun Erdenay), 17 Mayıs'da saat 17'de ise Pota'nın Perileri'nin kaptanı Nevriye Yılmaz olacakmış ayrıca.

Bu organizasyonla alakalı daha detaylı bilgi almak istiyorsanız sürekli ziyaret ettiğiniz sosyal platformlarda da yer alıyor organizasyon,bildirelim:


http://tr.netlog.com/garantinba

http://www.myspace.com/garantinba

http://www.facebook.com/pages/Garanti-Skills-Challenge

http://garantinba.hi5.com/

http://www.dailymotion.com/garantinba


E uçun da görelim o zaman... ;)

14 Mayıs 2009 Perşembe

"Düşmeyi İptal Ettirebilir Miyiz?"



Bugün Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sn.Tahir Akyürek'in huzurunda kabul edildik. Biraz farklı konularla ,çağırılma nedenimizle, alakalı olarak konuşulduktan sonra Konya'da yaşayan bir basketbolsever olarak konuyu basketbola, Konya'nın ligden düşen takımı Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'ne getirmek ihtiyacı hissettim . Takımın ligden düşmesinin Konya ili için pek de iyi olmadığını, böylesine yüksek potansiyele sahip bir şehrin bu ligde kesinlikle bir takımının bulunmasının gerektiğini, takımın ligde kalmasının sadece Konya'ya değil Türk Basketbolu'na da çok şeyler katacağını dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Bunun yanında şu anda takımın kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu,hatta büyük ihtimalle kapanacağını ve de bu durumun Konya'ya olan olumsuz yansımalarını da anlatmaya çalıştım. Bunu yaparken karşı tarafa geçmişte takıma sağlanan büyük destekle(!) ilgili de ince bir mesaj vermeyi ihmal etmedim. Öncelikle biraz bozuldu kendileri, sonrasında " Bilmiyorum,ligden düşmeyi iptal ettirme gibi birşey mümkün olabilir mi ama... " şeklinde bir cevap verdiler. Amatör branşlara destek vermeleriyle alakalı olarak önlerinde engeller bulunduğundan, ama gerekeni yaptıklarından ve takıma verdikleri desteğin niteliğinden bahsettiler. Çok fazla açmak istemiyorum ama ben o desteği pek fazla göremedim niyeyse(niteliği söylenen desteği). Yazın hergün kulüpteydim, sezon içerisinde de haftada iki-üç kez kapısını aşındırdığım yerde ben bu desteği görememişsem, bırakın görmeyi bu konu ile alakalı olarak hiçbir sohbete rastlamamışsam, bilakis sayın başkanın söylediklerinin tersi yönde konuşulanlara şahitlik etmişsem bu noktada fesini önüne alıp da düşünmesi gereken kişi ben değilim sanırım.

Konya'da sevilen bir insan Tahir Akyürek, yapmış olduğu hizmetler sayesinde sevilen bir insan tabii. Ben de kendisini takdir eden insanlardan bir tanesiyim genel manada, belediye başkanlığının sadece yol yapmak,park yapmak olmadığı bilen ve insanlara hizmet etmeyi çok seven bir insan zat-ı alileri. Ancak basketbolla alakalı olarak beni üzen çalışmaları oluyor ne yazıkki. Selçuklu Belediyesi Spor Salonu yapıldı, şimdi yeni bir salon gündemde, ben sorarım şu yeni salonu yapacağınıza Selçuk Belediyesi Spor Salonu'nu daha yüksek bir kapasiteyle yapsaydınız ne olurdu? Belediyelerimizin değerli paracıkları boşa gitmezdi sadece. Bunun yanında bugünkü sohbetten basketbola uzak bir insan olduğunuzu anladım,halbuki Konyaspor'a verdiğiniz desteği Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'ne verseydiniz belki de Konya'nın sporda Avrupa platformunda temsil edilmesini sağlayacaktınız.

Gelelim sadede, sohbetten aklımda kalan mı? Bkz. Yazının Başlığı.

Gerald Fitch Tau'da


Sezon ortasında Kepez Belediyesi'ne gelip takımın çehresini değiştiren, kendisinden önce oynadığı 16 maçın 3 ünü kazanabilen Kepez Belediyesi'nin kalan 14 maçın 8'ini kazanmasında önemli rol oynayan skorer Gerald Fitch Tau Ceramica ile anlaşmış. Hayırlı uğurlu olsun. Galatasaray'daki halini göz önüne getirdiğimizde olgunlaşmış gibi duruyor hani,Tau macerasında belli olacak bunlar. 4 haftalık bir antlaşma imzalamış, 80.000 doları atmış cebine. Takım arkadaşları gıpta etmiştir herhalde kendisine,onun 4 haftalık aldığını bir sezon boyunca alamamış arkadaşları var çünkü.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Memo'dan Röportaj



Mehmet Okur şu siteye bir röportaj vermiş,biz de Ntvspor'un röportajla ilgili yorumla karışık geçtiği haberdeki yanlış anlaşılma yahut yanlış anlaştırmalardan dolayı röportajı aynen kaynağı ile beraber koyalım buraya dedik. 10 numara adam Memo,bu yönde açıklamalarını da yapmış. İnsanlar sağa-sola çekse de okuyun,neyin ne olduğu çok açık.
----------------------------------------------------------------------------------

Utah Jazz'ın, "en azından bir Batı Yakası Finali” hedefiyle başladığı, ve ilk turda Los Angeles Lakers'a 4-1 yenilerek elendiği sezonun ardından eşi Yeliz ve kızları Melisa ile Türkiye'ye dönen Mehmet Okur'dan sezon ve durum değerlendirmesi yapmasını rica ettik.

Soru: Utah Jazz ve kendiniz açınızdan bu sezonu kısaca değerlendirebilir misiniz?

Memo: Kısaca değerlendirmek gerekirse, ters gidebilecek her şeyin ters gittiği bir sezonu geride bıraktık diyebiliriz. Sakatlıklar çok canımızı yaktı. Bu sezon sakatlıklardan dolayı tam 22 değişik ilk beş kullanmışız. Bu çok dikkat çekici, inanılması zor bir rakam. Hele, hele bizim gibi bir sistem takımı için büyük bir handikap. Yine de play-off'dan kopmadık ve son bir iki haftaya girdiğimizde Batı sıralamasında ikinci veya üçüncü bitirme şansımızı bile sürdürdük. Bence bu önemli bir başarıydı. Bu sezon Deron, Carlos, Andrei ve ben toplam 84 maç kaçırdık. Takımda 82 maçta da forma giyen tek oyuncu yoktu. Ama evimizde kaybettiğimiz Minnesota ve Golden State maçları tüm sezonu berbat etti. O mağlubiyetlerle sekizinciliğe düştük. Lakers ile eşleştik. Tabii sezonun bitimine 2 maç kala ben Clippers maçında hamstring sakatlığı yaşadım. İlk üç Lakers maçında forma giyemedim. Son iki maçta da çok sınırlı hareket ve sıçrama olanaklarıyla, acı içinde oynamaya çalıştım. Sakatlıklar yine bizi çok etkiledi.

Soru: Coach Jerry Sloan içinde çok zor bir sezon oldu değil mi?

Memo: Üzerimizde dolaşan kara bulutlar herkesi etkiledi. Tabii takımın sahibi Larry Miller'ın rahatsızlığı ve vefatıda başta coach olmak üzere hepimizi çok etkiledi. Onlar 20 senedir hem arkadaş, hem meslektaş hem de patron-çalışandı. Larry Miller takımın çok içinde olan biriydi. Bir takım sahibi değil de, kadroda olan bir arkadaşı, bir ağabeyi kaybettik gibi oldu. Bunun yanı sıra coach en yakın olduğu ağabeyini kaybetti. Chicago Bulls'dan çok sevdiği ve dostu olan Norm Van Lier ve Johnny Kerr'i aynı gün kaybetti. Kendi bazı sağlık sorunları vardı. Sezon sonunda ameliyat oldu.

Soru: Peki sizin için de zor oldu bu sezon değil mi?

Memo: Esasında All-Star olduğum sezon ile mukayese edilecek bir sezon yaşıyordum. Sonu böyle olmasaydı, tüm tersliklere rağmen çok da başarılı diyebileceğimiz bir sezon olabilirdi.

Soru: Babanızın Abdullah beyin rahatsızlığından söz ediyoruz.

Memo: Babamın rahatsızlığı yeni değil. Zaten babam rahatsızlığının beni olumsuz etkilediğini düşünse çok üzülürdü. Tabii ki dünyanın öbür ucunda olduğunda, böyle bir durum insanın etkiliyor. Bu sebepten sezon biter bitmez onun yanında olabilmek için hemen Türkiye'ye döndük. Sezon ortasında gelmem gerekiyordu ve çok önemli bir dönemde, genel menajer Kevin O'Connor ve coach Jerry Sloan'ın da ısrarlarıyla geldim ve yaklaşık bir hafta onunla birlikte geçirme şansını yakaladım. Onların bu anlayışını ve desteğini asla unutmam.

Soru: Bu nedenle mi kariyerimi Utah formasıyla noktalamak istiyorum diyorsunuz?

Memo: Biz aile olarak Salt Lake City'i çok seviyoruz. Derler ya çocuk yetiştirmek için çok doğru bir yer. Biz de öyle hissediyoruz. Komşularımızdan tutun, Salt Lake City halkı, takım yetkilileri, Miller ailesi hepsi bize her zaman sevgi ve sıcaklıkla yaklaştılar ve biz burada çok mutluyuz. Salt Lake City ikinci yuvamız. Ancak NBA bir iş. Bunun da farkındayız. Sonunda alınacak bazı kararların, iş kararı olacağının da bilincindeyiz. Ben Mehmet Okur olarak Utah'da kalabilmek için maddi fedakârlık yapmaya hazırım. İmzalayacağım kontratın toplam değerinden3-5 milyon dolar için takımımı değiştirmem. Sanıyorum ki bunu da menajerlerimle birlikte yönetime hissettirdik. Bakalım hayırlısı ne olursa.

Soru: Bir de Jerry Sloan ve Phil Johnson ile ilişkileriniz var. Bunlarda bu fedakarlıkta etken oluyor mu?

Memo: Ben hep söylüyorum, coach Sloan ve coach Johnson kariyerimde çok önemli yere sahipler. Ben Utah'da All-Star oldum. Ben Utah'da bu duruma geldim. Şu anda NBA'in en iyi 8-10 pivotu arasında kalıcı bir yer edindim. Buradaki tüm coachlar çok direk ve düz adamlar. Ne yapman gerekiyorsa suratıma söylüyorlar. Sertler, ama aynı zamanda anlayışlılar.

Soru: Bu kadroyla Jazz şampiyon olamaz diye de bir görüş var. Pota altında savunma ağırlıklı atletik ve sert biz uzun. Dışarından istikrarlı şut sokabilen oyuncular. Daha etkili skorer forvet. Daha atletik ve savunma yapabilen dış oyuncular. Siz ne düşünüyorsunuz?

Memo: Bu kararları verecek olan ben değilim. Her takımın daha iyi olabileceği pozisyonlar ve yerler vardır. Bu kararları teknik adamlar ve yönetim verir. Biz iyi olduğumuzda yenemeyeceğimiz takım yok. Bu inancım değişmez. Ama bu yıl çok şanssız bir sezon geçirdik. Bu da bir gerçek.

Soru: Şimdi Türkiye'ye geldiniz ve herkes merak ediyor Türk Milli takımıyla ilgili ne olacak diye. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Memo: Ben bu konuda henüz bir şey söyleyemeyeceğim. Türkiye'ye geldik ama şu anda babama zaman ayırıyorum ve hiçbir yetkili ile görüşmedim. Ama kırgınım, bu bir gerçek. Hem verimli oynayabileceğim şekilde kullanılmıyorum, hem de her zaman basının ve taraftarın önüne günah keçisi gibi sürülüyorum. Herkes NBA'de ki Memo'yu bekliyor, ama ben NBA'de kullanıldığım gibi kullanılmıyorum. Yani zor bir durum. Ben klasik sırtı dönük oynayan alçak post pivotu gibi kullanılacaksam bunu yapabilecek başka arkadaşlar var.

Soru: Tanjeviç ile aranızda problemler olduğu söyleniyor. Tanjeviç değil de başka birisi teknik direktör olsa durum farklı olur mu?

Memo: Tanjeviç ile aramızda kişisel hiçbir sorun yok. Ben NBA'de oynuyorum diye de onun benim basketbol tarzımı ve özelliklerimi beğenmesi ve kullanması gerekir diye de bir kural yok. Ben "Memo, Milli takımı istemiyor” havasının yaratılmasından rahatsız oluyorum. İki kerede Milli takıma her şeyimi verdim Tanjeviç zamanında. Zaten kendisi de kampın en istekli ve en iyisi Memo'ydu demişti. Ancak o sistemde başarılı olamıyorum. Türk halkının benden beklediğini veremediğimde çok üzülüyorum, kahroluyorum. Zaten federasyonun da bana sahip çıkma gibi bir tutumu yok. Hep, aman Memo ile Hido'ya sahip çıkarsak Milli takımda bir gruplaşma yaratırız korkusu içindelerdi. Bu sebepten takımda birçok yanlış varken, kolay hedefler belliydi. Geçen sezonki kadro bence son yıllarda seçilen en doğru kadroydu. Hido'nun etrafında problemsiz ve ayrı birer ajandası olmayan birçok oyuncu toplandı. Hido da çok olgun oynadı, adeta ağabeylik yaptı ve başarı geldi.

Soru: Tanjeviç'in sizi hedef gösteren röportajından sonra bir konuşma şansınız oldu mu?

Memo: Hayır olmadı. Menajerimi telefonla aramış ve ben bunları böyle söylemedim demiş. Menajerimde o zaman federasyon tekzip etsin demiş. Etmediler. Gerek yok demişler. Şimdi Tanjeviç benim menajerime ne söylerse söylesin, bunu kamuoyuna duyurmadığı zaman ne değeri var ki? Ben hakikaten Tanjeviç'in öyle bir şeyler söyleyeceğine inanmıyorum. Benim basketbolumu Milli takım için faydalı bulmayabilir. Ancak hiç o tarz bir insan değil. Ama yine de ortada Tanjeviç seni sorumlu buluyor ve seni suçluyor diye bir görüş mevcut. Ama beni daha önce de basın yoluyla dost bildiğim insanlar ve takım arkadaşlarım bile hedef gösterdi. Milli takım menajerinden tutun, can dostum bildiğim oyuncular bile. O zaman da federasyon bana sahip çıkmadı, şimdi de çıkmamasını normal karşılıyorum.

Soru: Bundan Milli takım forması giymeniz zor anlamını mı çıkaralım?

Memo: Şu anda zaten ciddi bir sakatlığım var. Babamın durumu ortada. NBA sezonu boyunca aileme hiç kaliteli zaman ayıramıyorum. Milli takıma faydalı olamayacağıma inandığım bir ortamda ve sistemde iki ay kampa girip yine aynı hayal kırıklıklarını yaşamak istemiyorum. Tanjeviç'in basketbol felsefesinde, bana basketbolcu olarak bakış açısında ve federasyonun tutumunda bir değişiklik olacağına da ihtimal vermiyorum. Bu Milli takımda oynamayacağım anlamına gelmez, ama verimli olabileceğim bir ortamda oynamak ve katkı yapmak istiyorum.

Soru: Milli takımın Avrupa Şampiyonasında nasıl bir performans sergilemesini bekliyorsunuz?

Memo: Geçen sezonki hava yakalanırsa, çok başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Milli takımlarda havayı yakalamak ve güven kazanmak çok önemli.


Kaynak:http://www.memo13.com/index.asp?id=17139

Umut Parçacıkları


Bu hafta sonu her ne kadar size belirtmesem de Türk Telekom-Galatasaray Cafe Crown mücadelesini yerinde seyretme imkanı buldum. İşin gerçeği beklemediğim bir mücadele sergiledi sarı-kırmızılı formayı taşıyan oyuncular. Maçı Koray Mincinozlu'nun hataları ile kaybettiler ama gelecek adına ümit verdiler. Murat Kaya böyle katkı yapmayı sürdürürse, Tufan eski Tufan olabilirse,ki bu yönde bizi ümitlendiren bir basketi vardı kendisinin, Galatasaray Cafe Crown'un sahip olduğu geniş kadro belki daha iyi işleyebilir. Benim şahsi önerilerim var Galatasaray Cafe Crownla ilgili olarak,çok vaktim yok ama;öyleyse kısaca madde madde belirteyim önerilerimi,kim dinleyecek orası muamma ama olsun:

-Dejan Milojevic bu takımın bir numaralı pota altı oyuncusu olsun.

-Cemal Nalga kadroya dahil olsun(bu hafta kadroda yoktu,sakatım dedi bana ama gözleri de yersen Alperencim diyordu).

-Atkins takımın oyun kurucusu olarak kabul edilsin,Cüneyt oyun kurmasın. :)

-Antonio Graves'in kim olduğu unutulmasın.

-Koray Hoca maç içerisinde ısınmış oyuncusunu kenara almasın.

-Koç sene sonuna kadar Aziz Bekir olsun.( Maç çıkışı bir Galatasaray taraftarı 'Aziz Bekir oleyyy' şeklinde yapmış olduğu Koray Mincinozlu'ya duyurabilmişti,Koray Hoca da pek bir bozulmuştu işin gerçeği. Artık kimse o Galatasaray Cafe Crown taraftarı...) :)

Dünya Garip


Kısa bir süre önce Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'nin değerli yöneticileri zaten ligde kaldık diyerek önümüzdeki sezonun planlarını yapmaya başlamıştı kısa süre öncesinde, bu çerçevede gelecek sezon takımın sponsorunun Konya Şeker olması gündemde idi. Şimdi de takımın ikinci ligte de olsa devam edip edemeyeceği aynı firmanın kulübü satın alıp-almayacağına bağlı. Vay be!

Bir Dev'in Çöküşü.

İtalya ve Avrupa basketbolunun en önemli kulüplerinden olan Fortitudo Bologna, İtalya Birinci Ligi Seria A'nın son hafta karşılaşmasında Banca Tercas Teramo'ya 72-73'lük skorla mağlup olarak İkinci Lige düşmekten kurtulamadı..

Teamsystem, Skipper ve Climamio Bologna isimleriylede hatırlayacağımız 1932 kuruluşlu kulüp, bu sezon Gmac Real Estate Bologna ismiyle mücadele ediyordu.. İtalya Liginde oynadığı 30 karşılaşmada 10 galibiyet alabilen Fortitudo, tartışmalı bir maçın sonunda sahadan 72-73'lük skorla ayrılınca Snaidero Udine ile birlikte İkinci Lige düşen ikinci ekip oldu. Banca Tercas Teramo ise bu galibiyetle ligi üçüncü sırada tamamladı. Genel Menajerliğini bir dönem Efes Pilsen formasıda giyen Zoran Savic'in yaptığı Fortitudo'nun bu sezonki kadrosunda; Gregor Fucka, Lazaros Papadoupulos, Uros Slokar ve Huertas Marcelinho gibi önemli isimler yer alıyordu..

Daha önce; Conrad McRae, Carlton Myers, Milos Vujanic, Marko Jaric, Matjaz Smodis, Carlos Delfino, Marco Belinelli, Tyus Edney, Preston Shumpert, Damir Mulaomerovic ve David Rivers gibi ünlü ve ülkemizde tanıdık oyuncular da Bologna ekibinin formasını giymişti..

Play-Off'ta Dev Seri..

Beko Basketbol Liginde Play-Off Çeyrek Final serilerinin başlamasına kısa bir süre kala gözler Galatasaray Cafe Crown-Beşiktaş Cola Turka serisinde olacak. Şimdiden en çekişmeli geçecek seri olarak görünen dev randevu öncesinde takımlarda hazırlıklar devam ediyor..

Normal sezonda oynanan mücadelelerde iki ekipte kendi sahasında galibiyete ulaşmıştı. Akatlar'da rakibini 66-58 mağlup eden Beşiktaş Cola Turka, Ayhan Şahenk'te ise sahadan 111-94'lük skorla mağlup ayrılmıştı.. Normal sezonu Beşiktaş Cola Turka'nın bir basamak üstünde tamamlayan Galatasaray Cafe Crown, bu seride saha avantajına sahip olacak..

Galatasaray cephesinde uzun süredir sakatlığı nedeniyle takımdan uzak kalan Milan Gurovic'in seride forma giyebilecek durumda olduğu açıklandı. Bir süre önce mide rahatsızlığı geçiren Beşiktaş kaptanı Haluk Yıldırım'ın da bu seride forma giymesine engel bir durum olmadığı belirtildi..

Serinin ilk maçı 16 Mayıs Cumartesi günü saat 19:30'da Ayhan Şahenk Spor Salonunda oynanacak. İki takım yetkilileri arasında yapılan sezon başındaki anlaşmadan dolayı konuk ekip taraftarları seri boyunca deplasman maçlarında yer almayacaklar.. Bu arada serinin ilk iki karşılaşması Digiturk Spormax kanalından naklen yayınlanacak, serideki diğer maçların yayıncı kuruluşu ise henüz açıklanmadı.. İlk iki karşılaşmanın biletleri Biletix'ten 5 ve 15 TL karşılığında satışa sunuldu..

Bu serinin maç programı ise şöyle;
16 MAYIS CUMARTESİ
19.30 Galatasaray Cafe Crown - Beşiktaş Cola Turka (Ayhan Şahenk Spor Salonu)

18 MAYIS PAZARTESİ
20.00 Galatasaray Cafe Crown - Beşiktaş Cola Turka (Ayhan Şahenk Spor Salonu)

21 MAYIS PERŞEMBE
Beşiktaş Cola Turka - Galatasaray Cafe Crown (Beşiktaş Cola Turka Arena)

23 MAYIS CUMARTESİ (Gerekirse)
Beşiktaş Cola Turka - Galatasaray Cafe Crown (Beşiktaş Cola Turka Arena)

26 MAYIS SALI (Gerekirse)
Galatasaray Cafe Crown - Beşiktaş Cola Turka (Ayhan Şahenk Spor Salonu)

Fransa Bu Sefer İddialı..

Polonya'da yapılacak Avrupa Şampiyonasında tarihinde ilk kez birincilik kovalayacak olan Fransa'da çiçeği burnunda coach Vincent Collet, işi sıkı tutarak geniş bir aday kadro ile hazırlıklara başladı.. Birçok NBA patentli veya NBA ayarındaki Avrupa yıldızı ile kadroyu kuran deneyimli teknik adam 29 oyuncu ile şampiyona hazırlıklarına başlama kararı aldı..

Haziran ortasında toplanacak aday kadro daha sonra 12-19 Temmuz'da Vichy'deki kampta 15 kişiye indirilecek ve eleme maçlarında forma giyecek milli kadro belirlenecek. 2012 Olimpiyatları için vize anlamı taşıyan şampiyona öncesi genç oyuncuları istediği ölçüde çağıramadığını itiraf eden Collet; Rodrigue Beaubois dışında 6 genç milli takım oyuncusunu da kadroya dahil ettiği ancak Nicolas Batum dışında A milli formayı kimsenin giyemeyeceği açıkladı..

Bu arada Tariq Kirksay nötralize kuralı nedeniyle aday kadroda yer almazken, Chicago Bulls'ta parlak bir sezon geçiren Joakim Noah'ın da kadroda yer alacağı bildirildi. Sakatlığı bulunan Mikhael Pietrus'un durumu ise ilerleyen dönemlerde netlik kazanacak.. Takımın en büyük yıldızı ise hiç kuşkusuz Spurs'un All-Star oyuncusu Tony Parker olacak..

Coach Vincent Collet tarafından belirlenen 29 kişilik Fransa aday kadrosunda şu isimler bulunuyor; Alexis AJINCA, Nicolas BATUM, Rodrigue BEAUBOIS, Yannick BOKOLO, Nando DE COLO, Aldo CURTI, Mamoutou DIARRA, Yakhouba DIAWARA, Boris DIAW, Antoine DIOT, Laurent FOIREST, Mickaël GELABALE, Joseph GOMIS, Dounia ISSA, Alain KOFFI, Thomas LARROUQUIS, Abdoulaye M’BAYE, Ian MAHINMI, Claude MARQUIS, Adrien MOERMAN, Joakim NOAH, Tony PARKER, Marc-Antoine PELLIN, Johan PETRO, Florent PIETRUS, Mickaël PIETRUS, Ali TRAORE, Ronny TURIAF ve Ludovic VATY..

12 Mayıs 2009 Salı

Nilay Yiğit-Galatasaray Dedikodusu


Nilayla Galatasaray bayan basketbol takımının anlaşmak üzere olduğunu Salsa Anıl Abi yazmış,biz de bekleyelim. Haber kesinleştiği anda daha detaylı birşeyler yazarız,bir analiz yaparız. Şimdilik bekleyelim.

Kutlama



Aliağa Petkimli oyuncular ligde kalmanın sevincini yaşarken...

Bir Rüyaydı Geldi Geçti(mi)?


Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi lige veda etti. İçimiz yandı bizim de haliyle,şu an ne durumda kulüp onu da bilmiyorum. Ne durumda derken kastettiğim şeyi belki de şu an yeterince iyi anlayamıyorsunuz ama yazının ilerleyen kısımlarında sanırım söylemek istediklerim anlaşılacak.

Enteresan bir son hafta oldu,çok iyi başladığımız Daçka maçını İlker Abi'ye çalınan faul demeye bin şahit isteyecek 5 faulün arkasından ivme kaybederek kaybettik. Takımımızı yeterince iyi tanımayan insanlar maçta hiç sayı atamamış bir oyuncunun 5 faul almasının takımı nasıl bu kadar etkileyebileceğini düşünecekler elbette ama farklı bir mesele bu mesele. İlker Türel bu takımın ateşleyici güçlerinden bir tanesi o kocaman yüreğiyle. Dışarıdan gelen iyi(!) haberlerle maçın kaybedilmesinin kendilerine olumsuz bir etkisi olmayacağını düşünmeye başlayan oyuncularımız sahada İlker Türel gibi bir ateşleyicinin,her fırsatta mücadele eden bir insanın ve Cengiz Karadağ gibi bir otoritenin de olmamasını fırsat bilip yatış moduna geçivermişler. Ne olduysa da ondan sonra olmuş zaten. Maçın skoru Bursa'ya ulaştığı anda 20 sayı öndeki Oyak Renault maçı Kepez'e bırakıvermiş. Özellikle yabancılar arasında olağan şeyler bunlar,ama olağan olmayan şeyler de yaşandı. Onlardan da bahsedelim.

Sevmiyorum arkadaş bu federasyonu,ne seviyorum ne de beğeniyorum. Niye bu maçlar aynı saatte başlamadı,sorarım size. Niye? Hani şikeyi önleyecektik de bir hafta önce tüm maçlar aynı saatte başlamıştı. Bu hafta ne değişti,burası modern bir basketbol ülkesi değil mi? Öbür maçlarda gecikme olmuşsa sizin yetkiniz yok mu Daçka-Selçuk maçının başında insanları on dakika bekletecek? Sonra da çıkın orada burada haktan hukuktan bahsedin. Aferin ya,aferin. Bu yazdıklarım kesinlikle ligden düşen Selçuk Üniversitesi'nin hatalarını örtmeye yönelik yazılmadı. Olanlar bunlar zaten hem,değil mi?

Şimdi de gelelim bizim takıma. Birşeyler yapabilmek için ona buna bakmayacaksın,kendin üreteceksin. Üretemedin mi,ne olursa olsun haketmişsindir başına gelenleri. Ayıptır,yazıktır ve de günahtır. Sen tutarsan aman boşver,zaten ligde kaldım deyip de sahada elinden geleni ortaya koymazsan böyle haklarlar adamı.

En fazla şeyi söylemek istediğim kişilerle ilgili olaraksa Salsa birşeyler söylemiş, duygularımın onda birisine tercüman olmuş hani. Biz konuşunca kötü oluyoruz ya,iyi olmuş başkalarının da birşeyler söylediği. Katılmadığım noktalar da var elbette,onlardan da bahsedeceğim. Şimdi aynen alıntılıyorum yazıyı:

"Velhasıl kelam, Aliağa da Erdemir'i devirince kabak Selçuk Üniversitesi'nin başına patladı. Amcalar TB2L'nin yolunu tuttular. Şimdi gelelim neden iyi oldu? Ben orada doğru işler yapılmadığına inanıyorum. O taraftar ve salon haricinde o kulüpte bu ligin hakkını veren hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum. Ligin bitimine 3 hafta kala 7 yerli oyuncuyla oynayan Aliağa'ya 60-50 ile yenilmek, o maçtan sonra takımın başındaki genç bir koçu kovup onun kariyerini beş paralık etmek, sonra onun yerine yeni sezon için ligden kesin düştü artık diye baktıkları o takımın koçuyla anlaşmak falan etik değildir babacığım. Bana kimse hikaye okumasın.

Dünkü Renault - Kepez maçı öncesindeki akşam yemekte olan Renault staffına Kültür Park'ında yürüyüş yaparken rastlayan Halil Üner'in oturup bir çay içmesini, dünkü maçın sabahında birine telefon açtırtarak 'Dün akşam Halil abi ile yemekteymişsiniz?' diye imalı bir soru sordurtan mevcut koç Gökhan Güney'e de iyi olmuş. Maçtan önce bu kadar çakallık peşinde koşmaya hiç gerek yok baba. Sen çık topunu oyna, kazan Daçka maçını, kal ligde. Ya da çok öteye gitme, 2 hafta önce yen Aliağa'yı, kal ligde. Maç kazanmadan ligde kalmanın peşinde koşarsan, Kepez maçından 20 fark haberi gelince maçı bırakırsan, bir de üstüne bu sonla karşılaşırsan hiç kızma ama benden sana kocaman bir 'İyi oldu' gelir. 'Afiyet bal şeker olsun' demediğime şükrediver hatta."

İlk paragrafa genel olarak katılıyorum yalnız '......o takımda taraftar ve salon hariç bu ligin hakkını veren hiçbirşey olmadığına inanıyorum' kısmı hariç. Burası su götürebilecek bir konu. İkinci paragrafa gelecek olursak, Gökhan Güneyle ilgili noktaya katılmıyorum. Dünyada ne insanlar var biliyoruz. Gördüklerini Gökhan Abi'ye insan yavrusunun birisi Halil Ünerle Yücel Platin kuyunuzu kazıyor,yemektelerdi gördüm diyerek anlatmışsa,bunu da böyle bire bin katıp ballandıra ballandıra anlatmışsa,senin de bir tarafların tutuşuyorsa mecburen karşı tarafa sitem edersin. Yoksa Gökhan Güney bu camiada çok sevilen bir insandır ve de Oyak Renault tarafından da çok iyi tanışıp-görüştüğü insanlar vardır. Neyse,umarım kızmadın Anıl Abi... :)

Son sözlerimi de ligden düşmenin sorumluluğunu Yücel(Platin) ve Ahmet(Çakı) Cengiz'in(Karadağ) iyi arkadaşıdır diyerek yine Cengiz Abi'ye atan insanlara etmek istiyorum. Çıksan o maçı kazansan kim ne yapabilecek söyler misin bana? Erdemir canla-başla oynamış maçın sonuna kadar zaten de,oynamayanlar Cengiz Karadağ'ın intikamını almak için oynamadılar öyle mi? Vay yavrum vay,ne zihniyetmiş arkadaş be. Hadi bakalım,kabul ettim bu söylenenleri. Sizin bu söyledikleriniz doğruysa eğer adama sene sonuna kadar Cengiz'i niye elinde tutmadın,bu yaptığın salaklık değil mi diyerek sormazlar mı? Bravo valla,ne diyeyim...

Tekrar ediyorum,zihniyetinize sağlık... Aklıma Cem Karaca'nın Obur Dünya(öbür değil,obur) parçası geliyor,önce dinleyin lütfen:

http://www.youtube.com/watch?v=oiZ_fB8ML_4

"Koca Hakan Yavuz'u,yedin yine doymadın mı,
Koca Cengiz Karadağ'ı yedin yine doymadın mı,
Koca fakiri(:P) yedin yine doymadın mı,
Koca Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'ni yedin yine doymadın mı?"

Edit:Unutmuşum söylemeyi,halbuki yazının teması bu olacaktı da boşverin. Kulüp kapanabilir. Zihniyet dedikleri her yerde değil mi?

Ohh!


Öncelikle kötü şeyler anlaşılmasın,o amaçla koymadık elbette fotoyu. Eren Beyaz bayağı sulu öpüyor yav Reha'yı. Reha'nın yerinde olmak istemezdim işin gerçeği. Malum,eksiklerimizi kapatmamız lazım. Onun için de maşallah diyorum yoluma devam ediyorum... :)


Özür

Şehirdışında olduğumuz için bir-iki gün gündemin yoğun olmasına karşın yazamadık. Özür diliyoruz.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Düştük!

Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi düştü.

Hayırlı uğurlu olsun,zihniyetinize sağlık.. ;)

8 Mayıs 2009 Cuma

Kraliçe Fenerbahçe Oldu!



TBBL'de şampiyon Fenerbahçe oldu,tebrik ederiz Fenerbahçeli bayanları. Finalde Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni 3 maçta da rahat rahat mağlup etmeyi başararak şampiyonluğa uzandılar. Onlar kendi finallerini Samsunla oynamışlardı zaten,kafalarında şampiyonluk falan da yoktu sanırım. Her iki tarafa da hayırlı olsun,üst üste dördüncü şampiyonluğuna ulaşan Fenerbahçe'yi de tekrar tebrik edelim.

Son Hafta



Bu hafta ligimizin son haftası gerçekleşecek. Hem de sıkı maçlar olacak. Biz de bir analiz yapalım dedik gerek düşme potasıyla alakalı olarak gerek play-off noktasıyla ilgili olarak... Geçen gün zaten Ferhat Abi zirveye hafiften el atmıştı, biz de bunlardan bahsedelim de tam olsun ha??

Düşme potası ile başlayalım isterseniz, yukarıdan aşağıya doğru ilerleyelim. Tam demiştik ki Aliağa düşecek,biz de sağda solda artislik yapıyorduk 10 hafta önceden düşecek takımı bildik diye,dur bakalım dedi Murat Aşkın ve aslan yürekli çocukları,dur orada. Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'ni bir güzel devirdiler,biraz şanslarının da yardımı olsa da kendilerini bırakıp kaçıp gitmiş olan koçlarının ve diğer kaçaklar,yabancılarının olmadığını düşünürsek çok çok ekstra bir galibiyetti o galibiyet. Tabii bir o kadar da ortalığı karıştıran bir galibiyetti,atlamayalım. Hatta ve hatta idmanlara gitmemeye başlamış olan Halil Üner'i bile tekrar uyandıran galibiyet, o seviye... O maçın ardından geçen hafta Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi ile Aliağa kaybederken Kepez Belediyesi güney ekibi Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni devirip bir nebze olsun rahatlamayı başardı. İkili averajda Kepez her iki takıma karşı da geride,yani bu hafta Aliağa kazanabilirse Selçuk kaybetse dahi Bursa'da Oyak'ı mağlup edemeyen Kepez dibi boylar. Aliağa'da her iki takıma karşı da üstün,hatırlatalım. Bana kalırsa kazanırlarsa ligde kalacaklar bu sebeple. Ama kazanacaklar mı diyecek olursanız,orası muamma hani. Erdemirle oynayacaklar içeride,ama Ahmet Çakı hoca kazanacaklarını söylüyor. Biz bu maçı da alıp sezonu en iyi şekilde bitirmek istiyoruz diyor. Yani öyle teknik yönden bu maçı ele almaya falan gerek yok,şu şartlarda teknikti meknikti kimse takmaz zaten,yürek biraz daha fazla öne çıkar. Bakalım Aliağalı oyuncuların yüreği yetebilecek mi,unutmadan Bora Sancar da iyileşmiş,yarın oynayabilecek duruma gelmiş. İyi mi oldu kötü mü oldu bilemeyeceğim iki haftadır on ve üzeri asistle oynayan Berkay'ı düşününce,ona da siz karar verin.

Can alınıp can verilecek yarın... Play-off'a kalabilmek için uğraşan iki takım evinde düşmemeye oynayan iki takımı ağırlayacak,daha ne olsun? Kepez, Oyak deplasmanına gidecek ve karşılarında play-off u ciddi manada arzulayan bir "takım" bulacaklar. Bu durum da onlar gibi dağınık oynayan,takım olma hüviyetine pek yaklaşamamış bir ekibi çok zorlayacaktır diye düşünmeden edemiyor insan hani. Unutmadan,yarın yenilmeleri durumunda Aliağa'nın kazanması durumunda küme düşecekler. Vay,vay,vay... Bakalım ne olacak Halo Dayı'nın tavşanlarına...

Bir diğer maçta Darüşşafaka Cooper Tires evinde Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'ni ağırlayacak. Ekrem Hoca ve ekibi play-off yolunda beklenmedik bir çıkış gerçekleştirdikten sonra önemli bir avantaj yakalamış durumdalar. Gökhan Güney'in ekibi ise şu anda zor günler geçiriyor. Bu mücadelede Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi pota altını iyi domine edebilirse maçı alır götürür. Pota altına çok top indirmeleri lazım yoksa işleri yaş. Ekene Ibekwe geçen maç 30'u aşmıştı,bu maçta daha çok indirmeleri gerekiyor topu çünkü Daçka'nın pota altı savunması ciddi manada 'zayıf'. Emre'nin o taraklarda zaten bezi olmaz,Leunen de çok sert bir oyuncu değil bildiğiniz gibi. Tüm yük Barış'a kalacak hal böyle olunca ki,Alex Dunn gibi istediğinde ciddi manada önemli skorlar yapabilen bir oyuncuyu da Ekene'nin yanına koyarsak bu ikiliyle birden zor mücadele eder Barış. Haa,olur da bu mücadeleyi verebilirse alnından öpmek gerekir bu genç oğlanı. Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'nin ligden düşmesi için de rakiplerinin ikisinin de kazanması,kendisinin de kaybetmesi gerekiyor. Yani bu söylediklerimin üçü de aynı anda olmalı,yoksa düşmüyorlar.

Play-off yolunda değerlendirmediğimiz bir Karşıyaka kaldı sanırım,her maç sonu çıkıp play-off ile alakalı açıklama yapıyor da hedeflerini belli ediyor zaten Ayhan Kalyoncu. Ancak ve ancak bu hafta sonu Fenerbahçe Ülker deplasmanına çıkacaklar ki tepe de karışık-şuradan bakın- Fener de kazanmak isteyecek mutlaka. Hal böyle olunca ben onların play-off şansını çok düşük olarak görüyorum.

Son olarak maçlarla alakalı tahminlerimizi yapalım isterseniz.

Daçka-Selçuk: Daçka alır.

Fener-KSK:Fener alır.

Oyak-Kepez:Oyak alır.

Aliağa-Erdemir:Erdemir alır.

Yani Aliağa düşer,play-off'a da Daçka çıkar diyorum ben.

Bakalım,herşey yarın belli olacak...



Mustafa Özben Röportajı

Bu ülkenin en iyi anonsçusu Mustafa Özben ile bir röportaj gerçekleştireceğim. İşin açığı bu noktada ciddi manada heyecanlıyım,idolümle röportaj yapacağım. Yücel Hoca'da bile pek heyecan yoktu ama bu sefer farklı.

7 Mayıs 2009 Perşembe

19 Mayıs Spor Salonuna

19 Mayıs Spor Salonu Mutlu Akü Selçuk Üniversitesi'nin maçlarını oynadığı salon,ama yazdan bu yana ciddi bir problem yaşanıyor salonla alakalı olarak. Kardeşim salon zaten şehire uzak,gitmek için canın çıkıyor. Bir de üzerine yazdan beri salona gitmek için kullandığımız ve salona beş dakika mesafede olan tramvay durağını alt geçit inşaatı nedeniyle kaldırdılar. Hal böyle olunca salona ulaşmak da bayağı zor oldu,özellikle kışın üniversitenin yolları ne olursa olsun çamurlu olduğu için insanlar ciddi problem yaşıyor. Buradan yetkililere seslenelim biz de,bir an evvel çözün lütfen şu problemi de insanlar rahat etsin. Hoş,geçmiş yağmura kepenek atılmaz derler,sezon da bitmiş ama neyse... :)

Denis Yuvaya Döndü

İtalyan basketbolunun en önemli oyuncularından olan 2.11'lik tecrübeli pivot Denis Marconato, A.J. Milano ile sözleşme imzaladı. İspanya Birinci Ligi ACB'de Bruesa Basket takımının formasını giyen başarılı oyuncu, ligde 31 maçta görev alarak; 3.9 sayı, 3.4 ribaund ortalamaları tutturmuştu..

Pape Sow ve Joey Beard 'ın yaşadığı sakatlıkların ardından; Play-Off öncesi pota altı rotasyonu için arayışlara başlayan Milano ekibi, 34 yaşındaki Marconato ile anlaşarak bu boşluğu kısa sürede doldurdu..

Kariyerinde; 3 İtalya Ligi şampiyonluğu, 4 İtalya Kupası, 3 İtalya Super Kupası, 1 Saporta Kupası, 3 Euro League Final-Four'u, 1 İspanya Kupası bulunan başarılı oyuncu, ayrıca İtalya milli takımı forması ile de; 1 Avrupa Şampiyonluğu, 1 Avrupa Üçüncülüğü ve 1 kez de Olimpiyat İkinciliği elde ederek müthiş bir kariyere imza atmıştı..

Pana Taraftarlarını Aman Hafife Almayın


Olympiakos'un uzunu Gianni Bourouusis'in facebook hesabı Panathinaikos taraftarlarınca hacklenmiş, haberde bu olayı anlatacağız ama öncelikle bu adamın isminden bahsedelim,çok farklı şekillerde yazılıyor çünkü. Ioannis,Yiannis ve Giannis şeklinde yazılabili ismi. Allah'tan soy ismi noktasında problem yok,sadece Bourousis... :)


17 Kasım 1983 doğumlu Yunan oyuncu Euroleauge Final-Four'unda oynadıkları Panathinaikos maçından sonra Panathinaikos taraftarları ile tartışmıştı. The Hoop sitesinin haberine göre bu tartışmanın hemen arkasından Bourusis'in facebook hesabını ele geçiren Pao'lu taraftarlar Panathinaikos kulübünü öven yazılar yazmış. Herkesi hayrete düşüren bu olayın üzerinden bir gün geçtiğinde bunun bir eylem olduğunu belirten Panathinaikos taraftarları,kendilerini hafife almanın ne kadar yanlış bir davranış olduğunu cümle aleme kanıtlamış oldu. Güzel eylem valla baba,düşünsenize Hüseyin Beşok'un facebook hesabında en büyük Fener yazdığını,ne olay olur ama... :)

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Zirve Ankara'da Belirleniyor

Beko Basketbol Liginde normal sezonun son haftasına girerken ilk dört mücadelesi heyecanı son hafta devam edecek. Efes Pilsen'in liderliği garantilediği ligimizde Play-Off'lar öncesi; ikinci, üçüncü ve dördüncü sıranın belirlenmesi son maçlara kaldı. Zirvenin belkide en önemli randevusunda haftaya ikinci sırada giren Türk Telekom ile dördüncü sırada bulunan Galatasaray Cafe Crown, Ankara Atatürk Spor Salonunda karşı karşıya gelecek..

9 Mayıs 2009 Cumartesi günü, saat 15:00'te başlayacak mücadeleyi basketbolseverlerin ücretsiz olarak izleyebileceği açıklandı. Karşılaşmayı ev sahibi Türk Telekom kazanırsa ligi ikinci sırada tamamlayacak ve olası bir Play-Off eşleşmesine 1-0 önde başlayacak. Galatasaray Cafe Crown ise bu sonuçla dördüncü sırada normal sezonu tamamlayacak. Karşılaşmayı eğer sarı-kırmızılılar kazanırsa iki ihtimal bulunuyor. Fenerbahçe Ülker sahasında Pınar Karşıyaka'yı yenerse ikinci sırada sezonu tamamlayacak ama eğer mağlup olursa sıralama üçlü averaja bağlı olacak. Galatasaray'ın dördüncü sıradan kurtulmak için rakibini mutlaka en az 17 sayı farkla mağlup etmesi lazım ve Fenerbahçe Ülker'in galip gelip ikinci sırada yer alması lazım. Çünkü Fenerbahçe de mağlup olup sıralama üçlü averaja kalırsa, üçlü averajda da en kötü averaja sahip takım Galatasaray Cafe Crown olacak..

Bu zorlu karşılaşma öncesinde ev sahibi ekipte sakatlığı nedeniyle geçen hafta forma giymeyen Khalid El-Amin'in bu maçta oynayabilecek olmasının sevinci yaşanıyor. Türk Telekom cephesinde; ayağında stres kırığı bulunan ve yaklaşık 3 hafta sahalardan uzak kalacak Chris Lang dışında eksik oyuncu yok şu an için. Konuk Galatasaray Cafe Crown'da sakatlığı süren Milan Gurovic kadroda olmayacak. Bu arada kulüpte yaşanan maddi kriz ve oyuncuların yaklaşık üç aydır paralarını alamaması Galatasaray cephesinde moralleri oldukça bozdu. Antrenmana çıkmayan oyuncuların bu maçta gösterecekleri performans ise merak konusu..

Mali Krizin Etkilediği Galatasaray Cafe Crown


Galatasaray Cafe Crownlu oyuncular üç aydır paralarını alamadıkları gerekçesiyle idmana çıkmamış. Fena da yapmamışlar hani,üç aydır alacaklarınızı size patronunuz vermese siz de isyan edersiniz doğal olarak. Bu sezon için 10 Milyon Dolarlık bir bütçesi vardı Galatasaray Erkek Basketbol Takımı'nın, 5'i sponsordan 5'i kulüpten olmak üzere. Sponsordan gelen para tam olarak gelmiş,problem yokmuş da mali kriz kulübü fena etkilemiş. Hal böyle olunca da şimdi paralar ödenemiyormuş. Oyuncuların hak ettiklerini(!) alamadığına dair bilgiler sürekli geliyordu da,bu durum yüz senelik takımın prestijini sarsan bir gelişme oldu.
Takımın içinde bulunduğu durumdan haberdarız,her kulüpte yaşanabilir bu gibi gelişmeler kabulümüz. Bu noktada bir soru sormak istiyorum değerli Galatasaray Cafe Crown'u yönetenlere, takımı kimin yönettiğini de bilmiyoruz ya; neyse... Madem üç aydır bir kriz var ortada,siz niye tutar da bu kriz döneminin içerisinde koç istememesine gidip aşırı derecede yüksek maliyetli ve bir o kadar da problemli Q.Hosley'i transfer edersiniz? Cevap belli aslında da biz susalım. Siz anladınız sanırım...
Ayrıca gayet iyi bir şekilde giden takım bir anda neden tökezledi sorusuna da kesin bir yanıt oldu bu idmana çıkmama meselesi.

Play-Off'dan İlginç Kareler


Öyle NBA ile uğraşan bir blog değiliz,ama dikkatimizi çekti analize manalize girmeden bir kaç kare koyalım dedik. Bu karede Bulls oyuncusu Celtics seyircisinin hemen yanında. Bir düşünsenize Mirsad ile Galatasaray seyircisinin yan yana geldiğini,hem de maçın en heyecanlı anında. Vay be vay!!!


Ron Ron iyice aşmış artık...




Etten duvar dedikleri bu olsa gerek.

5 Mayıs 2009 Salı

Aydın Örs Korkusunun Nedenleri



Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.

Türk Basketbolu’ndaki sır perdesini aralamaya önce Aydın Örs olayıyla başlamakta fayda var. Diğer yazılarımızda değiniriz öbür konulara. Zira başarılarıyla herkesin gönlünde taht kuran ülkenin yetiştirdiği gelmiş geçmiş en başarılı en beyefendi ve en iyi koçun ayağı sürekli kaydırıldı.

Aydın Ağabey zamanında Milli Takım'da müthiş bir sinerji yakalamıştı ki hakemlerin lobisine takılmasak Avrupa Şampiyonluğu yaşayacaktık. 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda finalde Yugoslavya karşısında rakibe değil maçın İspanyol hakemine kaybetmiştik. Daha sonra gelişen süreçte Aydın Ağabey sistematik bir biçimde Milli Takım’dan koparıldı. Aslında onun koparılmasında amaç herhangi bir şekilde parkelerdeki başarı ya da başarısızlık dengesi değil aksine ilersi için bir tehlike olarak görülmesiydi.

AYDIN ÖRS NEDEN MANİPÜLE EDİLİYOR ?

Aydın Örs’ün kariyerini, yaptıklarını, yaşattıklarını buraya yazmama gerek var mı ? Olduğunu sanmıyorum. Efes Pilsen, Milli Takımlar ve son olarak Fenerbahçe’de yaptıkları ortada. Peki hiç düşündünüz mü neden bu kadar başarılı bir koçun sonu sürekli ayak oyunları eşliğinde hüsranla sonuçlanıyor ?

Efes Pilsen kariyerinin sonlanma şekli zaten hiç şık olmadı. Efesli idarecilerin sözde büyüklükleri (!) soyunma odası koridorlarında Aydın Örs’e, ağızlara alınmayacak küfürler edecek kadardı. Evet evet bunu da yaptılar; ve Örs’ün Efes’teki son senesinde yemediği hakaret kalmadı. Peki siz bunu hiç Örs’ün ağzından duydunuz mu ? Hayır.. Duyamazsınız zira o kadar büyük bir insan ki karşısındakinin küçüklüğünü asla dışa vurmayacak kadar adam gibi adam kendisi.

Efes ve Milli Takım’daki o başarı sürecinde Aydın Örs hızla Basketbol’un en önemli ismi olarak ilerliyordu ve herkesin içten içe dillendirdiği bir şey vardı ‘’Örs aktif koçluğu bıraktığı zaman Federasyon başkanı olmalı..’’. Hah işte bu noktada Örs’ün Federasyon Başkanlığına kadar yükselmesinden ben gocunmam kim gocunur ? Kim, kim siz söyleyin.

Örs’ün yanında yetişen ve daha sonra baş koçluğa geçiş yapan kişilerin asla ve asla hiçbir röportajında ‘’Beni Örs yetiştirdi..’’ diyememesi bir tesadüf müdür ? Mahmudi, Örs’ten hiç mi bir şey kapmadı ? Ama o hiçbir röportajında Aydın Örs’ten övgüyle söz etmedi belki de edemedi. Telkin mi aldı acaba ? Örs’le aram iyi gibi gözükürse benim de ayağımı kaydırırlar mı diye düşündü Örs’ün yetiştirdiği isimler..

Hadi burayı kısa geçelim mesajı almışsınızdır.

Aydın Örs’ün önünü kesmek için yapılan 1. Operasyon başarı ile sonuçlanmıştı ve bir anda Milli Takımlar’daki istenmeyen olaylar ve Örs’ün gidişindeki süreç bir adım da olsa Örs’ün geri planda kalmasına neden olmuştu.

EFSANE ADAMA EFSANE TAKIM YAKIŞIR DEDİLER... PEKİ YA SONRA?

Aydın Örs’ün gönlü kırıktı basketbola karşı. Yaşadığı vefasızlıklar nedeniyle üzgündü. Türk Basketbolu’na yaşattığı başarıları bir kenara bırakalım, yanında yetiştirdiği emek verdiği isimler sırt dönmüştü kendisine. Düşünün emek veriyorsunuz bir insana, üzerinde hakkınız var o kişinin; bir çok kişiye el uzatıyorsunuz, bir çok kişiye yardımlarda bulunuyorsunuz, bir çok oyuncunun çıkışında payınız oluyor ve bir çok insanın basketbol dünyasında saygınlık kazanmasında etken oluyorsunuz ama o adamlar size sırt çeviriyor rant uğruna, bir yerlere gelebilme adına..

Bu ülkede adam gibi adamların kaderi midir vefasızlık yaşamak ? Aydın Ağabey bunu defalarca yaşadı. Gönül ister ki bu yazı dizisinin ilk ayağında herkes önce kendini Aydın Ağabey'in yerine koysun, daha sonra ona bunları yaşatanların... Ve farkı görün, sonra biraz da olsa düşünün.

Aydın Örs çok iyi bir Fenerbahçelidir, bunu her zaman söyler. Gel dediler Örs’e, basketbolumuzu sana emanet edelim dediler. Aydın Örs, adam sandığı kişilere güvendi ve Fenerbahçe ile para denen şeyi konuşmadan boş kağıda imzayı çaktı.

Aydın Örs’ün, Fenerbahçe ile yaptığı kontratta kesinlikle ve kesinlikle para ile ilgili bir ibare yoktur ki tazminat mazminat falan hiç yoktu. Başka bir deyişle Tanjevic, Aydın Örs’ün Fenerbahçe kariyeri boyunca aldığı parayı 1 yılda kazandı. Hatta orantılarsak 1 yıldan da az eder herhalde. Üstelik kovarsan Tanjevic’i, 1.5 milyon dolar civarıda tazminatı paşa paşa ödemek zorunda kalırsın.

Aydın Örs aldı Fenerbahçe’yi ve Ülker’le birleşmeden önce kısıtlı imkanlarla iyi yerlere getirdi, Avrupa’da final-four oynattı. Ülker’le birleşildi ve 100. yılda tarihe geçen bir başarıya imza attı.

Fenerbahçe-Ülker’de Aydın Örs’ün şampiyonluk yaşayacağı zaten belliydi. Tribünlerde Aydın Örs sesleri tekrar gür bir sesle yükselirken Fenerbahçe koçu olmasına rağmen G.Saraylısıda, Beşiktaşlısıda saygı duyuyordu ona. Bu şu demek oluyor, bir koçu her kulüp taraftarı seviyorsa bu adam Türk Basketbolu’nda yarın seçim olsa taraflı tarafsız herkesin benimseyeceği bir isim olacak. Biz bu filmi daha önce görmedik mi ? Aaa yazının başında görmüştük di mi ama.



AYDIN GİTMELİ

Aydın Hocanın tekrar zirveye yürüyüşü daha başından birilerini rahatsız etmişti ki ‘’100.yılda şampiyon yapar bir de gelecek sezon Euroleague’de F-4 yaptırırsa takıma 2010’dan sonra koçluğu bırakır Federasyon Başkanlığına oynar bizde yanarız.’’ durumlarına neden olmuştu.

Sezon sonuna kadar beklenmesi bile takdir edilmeli aslında!! Bakın çok açık ve net bir şey var:

100.yılda Euroleague’de başarı beklenmiyordu. Mahmut Uslu'nun, Aydın Örs’e, ‘’Aydın bu takım bu sene ligde şampiyon olsun, Euroleague’de top-16 olmasa da olur, seneye bakarız ona da..’’ demesi zaten hedefin Türkiye olduğunun belgesidir. Aydın Örs tüm planlarını 100. yılda gelecek şampiyonluk üzerine yaparken, Kasım ayında kuyusu kazılmaya başlanıyordu.

Talimat verilmişti, ‘’Aydın Gitmeli..’’. Talimat devam etmişti ‘’Kadronuz zaten iyi, kim gelse şampiyon olursunuz.’’. Bahene de hazırdı ‘’Euroleague’de başarılı olamıyoruz..’’.

Euroleague’in ilk etap maçlarında Fenerbahçe peşpeşe maçlar kaybedince düne kadar Euroleague önemsiz bu sene diyen Mahmut Uslu, sızlanmaya başlıyordu. Eh dost sözü dinleyecekti en nihayetinde, bahane bulmalıydı. Ancak bir sorun vardı ; talimatta yeni koç önerisi Tanjevic olarak verilmişti fakat sezon ortasında Aydın Hoca gönderilip Tanjevic gelseydi bunun izahı olamazdı. Siz geçici koç bulun dendi, arayış da başladı. Çetin Yılmaz’ın kapısı çalındı fakat Çetin Yılmaz, Aydın Ağabeyi'ni satmadı. Ergin Ataman’ı da tutup getiremezsiniz ya, ne de olsa Uslu ile kavgalı. Halil Üner’e gidilse taraftarın tepkisi çığı gibi büyürdü. Eh napalım dediler sezon sonuna kadar kalsın. Kasım ayının ortasında Aydın Örs’ün bileti kesildi ve Tanjevic’le anlaşma yapıldı.

Bir taşla bir çok kuş vuruldu ;

-Tanjevic ‘’Bana kulüp bulun yoksa Avrupa’da çalışırım..’’ demişti ona yurt içinde kulüp bulundu.
-Aydın Örs, Fenerbahçe’nin başından koparıldı.
-Aydın Örs artık kimse için bir tehdit değildi çünkü o artık koçluk yapmayacaktı ve basınıngündeminden de, halkın gündeminden de düşecekti.

ADAM GİBİ ADAM

Tüm bu olup bitenden sonra önce G.Saray kulübü ‘’Gel bizim koçumuz ol sana sahip çıkarız..’’ dedi, ardından aynısını Beşiktaş kulübü dedi. Ancak Aydın Örs’ün her ikisi takıma cevabı farklı değildi, ‘’Ben Fenerbahçeli Aydın Örs’üm, teklifiniz için teşekkürler ama ben onlara yani F.Bahçe taraftarına bunu yapamam.’’.

Aydın Örs Türkiye’de nereye giderse gitsin mutlaka bu ayak oyunlarına kurban olacaktır çünkü onun ileride Federasyon Başkanlığına oynamasını istemeyen bir grup şu anda bu ülke basketboluna hakim olan gruptur.

Ancak ;

Bundan birkaç ay önce Aziz Yıldırım’ın, Aydın Örs’ü arayarak ‘’Gel bizi kurtar..’’ demesi, Aydın Örs’ün sezon ortasında prensip gereği görüşmeyeceğini söylemesi ile birlikte bir süre unutulacak olsa da (ki gelen haberlere göre Örs, F.Bahçe söz konusu olduğu için sezon sonu teklife hayır demeyecek.) yeni bir savaşın başlamasına neden olabilir.

Hala bazıları için bir tehdit olan Örs’ün tekrar koçluğa dönüş yapması; hem de Fenerbahçe’de, hem de afaroz edilecek olan Tanjevic’in yerine dönüş yapması... Ortalık bu yaz çok sıcak olacak galiba, bu sefer savaş başlayacak. Kim kime nasıl tavır koyar, neler olur yukarılarda neler biter onu o zaman göreceğiz.


--------------------------------------------------------------------------------

Yukarıdaki yazı NBATURKA sitesinin genel yöneticisi Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır,kendisine çok teşekkürler.

Pargo'nun Bileti Kesildi

Dev bütçesi ile sezona Yunanistan Ligi ve Euro League şampiyonluğu parolasıyla giren fakat Euro League Final-Four'unda ezeli rakibi Panathinaikos'a yarı finalde, Regal Barcelona'ya ise üçüncülük maçında boyun eğerek dördüncülükle yetinen BC Olympiakos'ta bekleneni bir türlü veremeyen NBA patentli ABD'li guard Jannero Pargo'nun sözleşmesi feshedildi..

Ocak ayında sakatlanan Josh Childress'ın yerine kırmızı-beyazlılara katılan Pargo, Yunan Ligi'nde oynadığı 4 maçta; 5.0 sayı, 2.0 asist ortalamaları tutturmuştu. Tecrübeli oyuncu, 11 maçta 12.3 dakika ortalama oynama süresiyle görev yaptığı Euroleague'de ise 3.5 sayı, 1.4 asist, 0.8 ribaund, 0.4 top çalma istatistikleriyle oynadı. Final-Four yarı finalinde şampiyon Panathinaikos'a karşı sadece 3 dakika sahada kalan ve sayı atmayı başaramayan Pargo, üçüncülük maçında ise forma giymemişti.

Artık sadece Yunanistan Ligi şampiyonluğunu hedefleyen Pire ekibinde gözden çıkarılan Pargo'nun en önemli gönderilme sebebi de hiç kuşkusuz Yunan Ligi'nde en fazla 2 Avrupa Birliği dışından oyuncu bulundurma zorunluluğu..

Genç Yetenekler 3: Evren Büker




Makospor altyapısında başladı spora,futbola demiyorum dikkat edin spora. Çünkü futbolla girmiş sporun büyülü dünyasına,ama o büyüyü daha da fazla hissedebileceği yere, basketbola
başlaması da çok uzun sürmemiş. Abisi Serhat Büker'in basketbol oynarken idmanlarını seyrederken çıkmış yola,şimdi kendisi de gençlere örnek olan o büyük sporculardan birisi oluvermiş.

Makospor altyapısında basketbola da başladı sonra,tıpkı abisi Serhat Büker ve takım arkadaşı Ahmet Erdoğan gibi... Daha sonra TB2L ekiplerinden Yeşimspor'a transfer oldu 2001-2002 sezonunda. Gösterdiği başarılı basketbolla Yücel Platin'in dikkatini çekmeyi başaran Evren'i üç sene önce takımına dahil etti Yücel Hoca da...

Hemen istatistiklerini de girip klasik olduğu üzere pozitif ve negatif yönlerinden bahsetmeye başlayalım:

2006-2007 Sezonu: 8,1 Sayı 2,5 Ribaund 2,2 Asist

2007-2008 Sezonu: 9,1 Sayı 3,0 Ribaund 2,2 Asist

2008-2009 Sezonu: 13,1 Sayı 4,4 Ribaund 4,0 Asist



Pozitif Yönleri


Atletizmi: Bir guard için inanılmaz derecede iyi bir fiziğe ve atletizme sahip, yalnız bir problem var ortada. Bu atletizmini ve fizik avantajını şu an için sadece savunmada kullanıyor,hücumda pek faydalanmıyor bu özelliklerinden. Bu noktada kendini geliştirmesi,basketbolunu bir seviye yukarıya taşıyabilmesi için çok önemli.

Savunma: Az önce de kısaca değindiğimiz gibi fiziğini savunmada pozitif yönde kullanabiliyor. Rakipleri için son derece korkutucu bir savunmacı Evren. Ayaklarının zamanla biraz daha hızlanacağını düşünürsek Türkiye'nin Ron Ron'u geliyor diyebiliriz. :)

Asistçi Yönü: Geçtiğimiz sezonlarda çok fazla bahsetmediğimiz bir nokta bu da... 2,2 gibi sıradan sayılabilecek bir ortalaması varken kendisinin asist alanında bir anda baktık ki bu sezon bu noktada ilk 10 a yerleşivermiş. Bu alanda bir numara oynamayan oyunculardan da Ufuk Kaçarla beraber en yüksek ortalamaya sahip olanı. İşte kritik nokta da bu.

Negatif Yönleri

Potaya Pek Bakmayışı: Anlayamıyorum niye böyle yapıyor. Boş kalmadıkça ve kritik noktalar gelmedikçe takımda sahadaki son skor opsiyonlarından biri haline geliyor. Ancak boş kalacak yahut kendisine ihtiyaç duyulacak öyle alıyor topu eline. Bu kötü birşey değil, ama onun sayı ortalamasını daha yüksek görmek istiyoruz. Derdimiz de bu. :)

Top Kaybı: 35 Dakika süre alan bir oyuncu için ideal gibi görünse de 2,7 olan top kaybı ortalamasını daha aşağılara çekmesi şart.
Şutu: Kimse şutunu beğenmiyor Evren Büker'in ama son zamanlarda çok geliştirdi bu noktada kendisini. Ekstradan sürekli şut çalıştığını biliyorum ben kendi adıma. Bunun yanında çok çok iyi bir şut mekaniği var,bu şartlarda şutunu geliştirmemesi imkansız gibi geliyor bana. Yakında eksilerini söylerken kimse şutundan bahsetmeyecek,emin olabilirsiniz.
Aman Dikkat

Aman dikkat diyelim,bu sezonki transferini yaparken dikkat etsin. Aman dikkat! Sakın ola öyle iki-üç numaralı mevkilerde birçok oyuncusu olan bir takıma gitmesin, büyükleriyle birlikte bu transfer işini iyi analiz etsin; hiç yoktan güzelim seneleri yanmasın. :)

Gelecekteki Versiyonu

Yakın tarihte bu tarz oyuncu pek yetişmedi Türkiye'de. Gelecekteki versiyonuna Evren Büker diyeceğim. Haa,mevzu bahis NBA ise de Ron Artest diyeceğim. Dilerim Türk basketbolunun gelecekteki en önemli yıldızlarından olan Evren Büker,ömrünün geri kalanında yaptığı olumlu işlerle dilimizden hiç düşmeyen biri olur.