BIY AD

Kemal Erdem Hamamcıoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kemal Erdem Hamamcıoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Aralık 2009 Cuma

Şaibe Altındasınız (BT-TBF-FB)


(NbaTurka.Net Özel Dosya) Türk Basketbolu'nda skandalların patlak vermesi için ne federasyon hareket eder ne de diğer birimleri. Çünkü işlerine gelmez patlak veren skandallar uçları kendilerinede dokunur.

Duruştan bahseden Galatasaray'ın, Cemal Nalga skandalı hafızlarımızdaki sıcaklığını koruyor. Federasyonun göremediğini ! Türk Basketbolu'nu yakından takip eden Anıl Aksaç'ın salsabasket.net'i ile birlikte Fenerbahçeli ve Oyak'lı yöneticiler görüyor ve ortaya çıkıyor. Olay büyük ses getiriyor herkese bir şeyler söyleniyor G.Saray kadar büyük suçu olan TBF ise yine işin içinden bir şekilde sıyrılıyor. Aslında TBF cezaları açıklarken kendisini es geçti diyebiliriz.

Böyle bir girişten sonra gelelim asıl meseleye. Türk Basketbolu'nu kazmaya kalksak kirli pazarlıkların yapıldığı büyük bir çamur deryası buluruz.

Fenerbahçe Ülker, Efes Pilsen serisi sonrasında 5 maç seyircisiz oynama cezası alıyor. 5 maçlık cezayıda çekiyor. Buraya kadar anormal bir durum yok. Anormal olan ve nedense hiç gündeme getirilmeyen konu ise Fenerbahçe'nin sezon fikstürü.

İşte Fenerbahçe'nin cezasını çekeceği o 5 maç ;

1. Hafta Fenerbahçe Ülker - Kepez (Seyircisiz)
3. Hafta Fenerbahçe Ülker - Banvit (Seyircisiz)
6. Hafta Fenerbahçe Ülker - Karşıyaka (Seyircisiz)
8. Hafta Fenerbahçe Ülker - Darüşşafaka (Seyircisiz)
10. Hafta Fenerbahçe Ülker - Mersin BŞB (Seyircisiz)

10. haftaya kadar arada Efes Pilsen ve GS Cafe Crown maçları var. Ve bu maçlar ne büyük tesadüf ki ! deplasmanda oynanıyor. Hayır işin güzel yanıda Efes ve Cafe Crown'la (4. ve 5. hafta) Fenerbahçe peşpeşe oynuyor. Ama bu peşpeşe maçlar deplasman fikstürüne denk geliyor !

Fenerbahçe nispeten zorlu maçlarını deplasmanda, nispeten kolay maçlarını ise seyircisiz oynayarak cezasını lokum denilecek şekilde çekmiş oluyor. Şeytanın avukatı devreye girsin ;

-Bu fikstür gerçekten tesadüf eseri mi oluştu ?

Yoksa Aziz Yıldırım'dan korkan ve Tanjevic'in kalması için Fenerbahçe'ye yapılacak en büyük kıyağı yapmaya hazır kıta duran Turgay Demirel'in istediği ile mi oluştu ?

Sizce bir yetkili çıkıp da fikstür konusunda basketbolseverleri tatmin edecek bir açıklama yapabilir mi ? Yapacağına inanıyor musunuz ?

Çok net bir iddia var ortada net bir cevap istiyorum ;

Bu fikstürü kim nasıl yaptı ? Çıkın cevabını verin biz de tatmin olalım. Aksi halde basketbolseverlerin gözünde şaibe altında kalacaksınız. Bu fikstür olayı bana göre geçiştirilecek bir olay değil son derece vahim bir olaydır.

HAKEMLER FENERBAHÇE ALEHİNE EN UFAK BİR HATA YAPABİLİR Mİ ? YAPARSA O HAKEM BİR DAHA BARINABİLİR Mİ ?

Efes Pilsen serisi her hattıyla sıkıntılı bir seriyidi. O seri için kendi görüşlerimi yazmıştım. Hakemlerde hatalıydı, Ergin Ataman'ın ortamı geren davranışlardı hatalıydı vs vs . Tekrar o seriye dönmeye gerek yok. Ha illa döneceksek Fenerbahçe, hakemlere ya da doping olaylarına değil önce kenardaki koçuna bakacak sonra konuşacak.

Bu serisi sonrası ortalık yangın yerine döndü. Fenerbahçe yönetimi aba altından sopa göstermedi Demirel'e, direkt olarak sopa gösterdi. Fenerbahçe yönetiminin hangi açıklamasına Demirel çıkıp cevap verebildi ?

Peki o Demirel ne yaptı ? 5. maçta yaşanan hatalar sonrası önce o maçın hakemlerine patladı. Federasyon binası içinde sesi yanklılandı hakemleri Fenerbahçe maçlarında daha dikkatli davranmaya davet etti. Elbette kimse kimsenin alehine hata yapmamalı ancak neden özellikle Fenerbahçe konusunda bu sene hakemlerin kulakları sert bir şekilde çekildi ?

Amaç Fenerbahçe'yi kollamak mı ? Yoksa Bogdan Tanjevic'in koltuğunu korumak mı ?

Demirel hakemlerine ''Bilerek ya da bilmeyerek umrumda bile değil. Fenerbahçe alehine tek bir hata istemiyorum. Benimle birlikte herkes batar sadece ben batmam.'' dedi mi ? Demediyse çıksın demedim desin. Ama Federasyon bunlara cevap vermez. Vermeyecektir de. Siz Basketbolu yönetenlerin hangi kriz anında çıkıp basketbolseverlerin içini rahatlatacak açıklamalar yaptığını gördünüz ?

Daha vahim iddialar var bu sene için ;

-Ergin Ataman'ı bitirme operasyonu hızlandırılacak. Efes Pilsen'den de korkan Federasyon bir şekilde Ergin Hocayı manipüle edecek. Belki hakemlerin bu durum içinde kulakları çekilmiştir. Play-off zamanı kıyamet kopar bu camia içinde.

(Ergin Ataman'ın duruşunu ve tavırlarını günahım kadar sevmem. Ama bir insanı sevmiyoruz diye o insanın ayak oyunlarıyla harcanması da insan olanı üzer.)

- Fenerbahçe şampiyon olacak. Böyle bir garanti verildiği söyleniyor. Şayet Tanjevic kalırsa Fenerbahçe'nin şampiyon olması için zemin hazırlanacak.

Nasıl olur nasıl yapar bilemiyorum. Bakarsanız Efes Pilsen'de, Ergin Ataman üzerinden 'skandal' patlatılır. Geçmişi debelenir, geçmişin günahlarını ödetme girişimleri başlatılır. Dikkat sen de Ergin Hoca kendine. Ne fazla sıçra ne de fazla say yerinde ..

- GARANTİ VAR MI ? YOK MU ?
- TANJEVIC HALA NİYE ORADA ? NEDENİ NEDİR ?
- POKER Mİ OYNUYORSUNUZ ?

Fenerbahçe yönetimi kıvırmayacak ;

-Aydın Örs'le görüştünüz. İstediğiniz kadar yalanlayın. Resmi sitesi kendini zamanla yalanlayan başka bir site de zaten yoktur. Aydın Örs sezon devam ederken Şube'nin başına geçmeyeceğini ve Tanjevic'in kendisine yaptığını yapıp sezon ortasında Şube'ye gelmesinin etik olmayacağını söyledi.

Peki Oktay Mahmuti'nin suçu ne ?

2 kere Mahmuti'ye teklif yaptınız. Bu 2 teklif içersinde Hocaya, GS Cafe Crown'da teklif yaptı. Hoca 2 kere GS'ı reddetti çünkü Fenerbahçe'yi çalıştırmak istiyor. Siz teklif yapıyorsunuz Hoca kabul ediyor. Sonra geri adım atıp beklemeye alıyorsunuz.

Bunun adına poker denir ..

Poker oynuyor Fenerbahçe yönetimi. Akıllarınca Oktay Hocayı yedekte beklettiklerini gösterip, Federasyona yani Demirel'e ayağını denk al diyor. ''Tanjevic'i kovarsak imajı yerlerde düşer..'' diyor Fenerbahçe. ''Bize Hoca bol kimsenin itiraz etmeyeceği Mahmuti'yi getiririz...'' diyor Fenerbahçe. Yani Federasyonu yani Demirel'i açık açık tehdit ediyor.

Başkan, Demirel'i arıyor ve argo tabirle bir güzel haşlıyor. Demirel'den çıt yok. Çıkamazda çünkü kendisini oraya Yıldırım getirdi. Demirel bugüne kadar bu sorulara da cevap veremedi. Veremezde. Vermesi mümkün değil.

Federasyon etik değerleri çiğnerken, Fenerbahçe'nin yaptığı çok mu etik ? Koskoca Fenerbahçe kulübü, koçla ilgili karar alırken işi pokere mi çevirmeli ? İnandığı doğruları uygulamayarak yan yollara mı sapmalı ? Dallas dizisi gibi oldu Fenerbahçe kimin eli kimin cebinde belli değil.

2.5 yıl önce Aydın Örs'ün ayak oyunlarıyla gönderilip, Bogdan Tanjevic'in geldiği gün Fenerbahçe temiz sayfalardan kirli sayfalara doğru yelken açmıştı. Tarihin en saygın en namuslu ve en efendi ismi Aydın Örs'ten sonra adı komisyon işlerine kadar karışan Tanjevic'i göreve getirirsen yukardaki fisktürden tutun da hakem olaylarına kadar hiçbir şeye şaşırmamak lazım.

Normal bir ülke olsak Tanjevic zaten şuana kadar görevinin başında olmazdı. Derhal gönderilirdi. Tanjevic'in görevde kaldığı her gün Fenerbahçe şaibe altında kalacaktır.

Şayet Fenerbahçe bu olaylarla alakası olmadığını düşünüyorsa ya da gerçekten bu olaylarla alakası yoksa o zaman Başkan inandığı, bildiği yapmak istediği ama yapmadığı 2 şeyi yapacak ;

1- Mahmut Uslu yönetimden gidecek .
2- Bogdan Tanjevic kovulacak .

Ha yok Tanjevic'in kalması sizin fikstür dahil olmak üzere bir çok işte kapılarınızın daha rahat açılmasını sağlıyorsa buyrun hayrını ! görün.


KEMAL ERDEM

30 Kasım 2009 Pazartesi

Ümit Avcı Röportajı{Nbaturka.net}




Türk Basketbolu'nu yakından takip eden Miliyet/Fanatik gibi gazetelerde yazarlık yapan ve önemli röportajların altına imza atan Ümit Avcı ile bu sefer biz bir röportaj yaptık.

Tüm soruları verdiği içten cevaplarla oldukça doyurucu bir röportaja imza atan Ümit Avcı'ya tekrardan teşekkürlerimizi iletiriz ve noktasına virgülüne dokunmadan bu soluksuz röportajı veriyoruz ;


Kemal Erdem: BBL’de kalite istenilen düzeyde mi ve ligin kalitesi Euroleague’de mücadele eden takımlarımızın performansını da etkiliyor mu ? Türk futbolunda sürekli konuşulur bu tip şeyler ‘’Lig kalitesiz takımlar Avrupa’da bu nedenle yanılsamalar yaşıyor’’ gibisinden. BBL’yi domine eden Fenerbahçe ve Efes Pilsen’de bunları yaşıyor mu ?


Ümit Avcı: Ligimiz kesinlikle istenilen düzeyde değil. Bunu çok net söyleyebiliriz. Düşünün sezon başlarken daha kimlerin final oynayacağı belli. Ligin üst düzey takımları arasındaki fark çok net ortada. Ligin üstünde değil, altında büyük bir çekişmenin olacağı konuşuluyor. Yani 3. şampiyonluk adayını çıkaramayan ligimizde, küme düşme ihtimali olan en az 7-8 takım var deniyor. Bu lige tabii ki kaliteli denmez. Haliyle bu Avrupa’daki performansları da etkiler. Mesela Malaga’yı ele alalım. Bu takımın bir hafta rakibi Barça, diğerinde Real, diğerinde Valencia, diğerinde Badalona…Zaten kendi liginde Barça ayarında bir takımla karşılaşan ekip hafta içi Avrupa’da oynayacağı Zalgiris maçını kendisine dert eder mi? Onlar hep hazır haldeler yani.

Ama işin iyi tarafından bakacak olursak, Fransa, Almanya, hatta Yunanistan liginden daha iyi durumdayız. Daha da iyi olabileceğimiz konusunda da benim umudum var. Çünkü gelirler bu sezon ciddi artabilir, bu olursa da daha iddialı takımlar kurulur, başarı kendiliğinden gelir.

KE: Çok tartışılan Fenerbahçe – Efes Pilsen serisinde gerçek sorumlular size göre kimler. Bu işe yıllarca emek veren biri olarak temel nedeni ne olarak görüyorsunuz ? Hakemler deniliyor, Ergin Ataman’ın tavırları deniliyor bir çok şey söyleniyor. Size göre aslan payı kimindi olayların çıkmasında? Ki bu tip bir olay kolay kolay bir daha yaşanmayacak türden.


ÜA: Suçlular kim bilmiyorum ama suçsuz olan hiç kimse yok. O kadar uzun bir konu ki aslında. Hakemlerin çok etkili olduğunu düşünmüyorum, ilk kez hakem hatası yapılmıyor ligimizde, ki sürekli hakem hatalarını yaşayan bir ligi izliyoruz. Ligin kalitesini sorguluyoruz ama hakemlerin çok daha vasat olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Yani hakemler hata yaptı, böyle oldu diyemeyiz. En çok tartışılan maç 5. karşılaşmaydı. O maçta Fatih Söylemezoğlu’nun verdiği karar seriye damga vurdu. Ben açıkçası o kadar o saniyede verilir mi diyemem. Çünkü kural var. Avrupa Şampiyonası’nda böyle bir durumla karşılaşsak ne yapacaktık. Ha… Orda sportmenlik dışı çalacak başka hakem olur muydu, o da tartışılır ama sonuçta karar yanlış değildi. Yanlış olan o düdüğü çaldıktan sonra verilen tepkiye, hakemlerin de aynı şekilde tepki vermesiydi. Yani sadece sportmenlik dışı faul olsa, karar o kadar konuşulmazdı ama arkasından peş peşe çalınan teknik fauller işin dozunu kaçırdı.

Kulüplerin arasında zaten giderek artan bir rekabet var. Karşılıklı açıklamak yapılıyor. Bunlar çok garip gelmiyordu bana. Ergin Ataman konusu da farklı aslında. Ergin Ataman’ın sorunu normalde federasyonla. Çünkü Turgay Demirel ile birbirlerinden nefret ediyorlar. Ama olay Fenerbahçe-Ergin Ataman muhabbetine getirildi. Bunu getirenlerin de kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir kişiyı nasıl bitirirsiniz. O alandaki en güçlü isimleri üzerine salarsınız. E, Fenerbahçe’nin gücü zaten belli. Ergin Ataman da düşündüğünü söyleyince, hiç frene basmayınca ortam iyice gerildi. Aslında ben kendisinin biraz daha sakin olmasını beklerdim. Çünkü şu anda sahadaki başarılara baktığımızda Aydın Örs ekolünden gelmiş birisi olarak Türk antrenörlüğünün liderliğini yapmalı. Bu liderliğe soyunmak için de çok daha sağduyulu davranmalı.

Gelelim Fenerbahçe’nin rolüne. Bunu söylemem birçok kişinin hoşuna gitmiyor ama suçun büyüklerinden birisi de Fenerbahçe’ye ait. Daha final serisi oynanırken, Fenerbahçe TV’de yapılan bir program vardı. Hakem kararları tek tek ele alındı. Ne yazık ki, bunu da Mehmet Baturalp gibi çok saygın bir abimiz ve sevgili dostumuz Ömer Koçsan yaptı. O program da taraftarı galeyana getirdi. Sonra Efes SKY Türk’te bu programın rövarnşını yaptı, bir yönetici bağlanıp bağırdı çağırdı. Düşünün basketbolun elit kişileri denen kesim bunu yaparsa, taraftar neler yapmaz. Onlar da ellerinden geleni yaptı! Kaderin cilvesi olsa gerek, o zaman taraftarlarının rakip tarafından tahrik edildiğini savunanlar, şimdi Galatasaray maçında böyle olay görmediklerini söylüyorlar, Galatasaraylılar da taraftarlarının tahrik edildiğinden şikayetçi.

KE: Aynı seride olay bağıra bağıra geliyorum diyordu aslında. İlk 2 maçta Ataman’a açıklamalarından dolayı bir ceza verilseydi taraftar bu kadar tahrik olur muydu ? Ve federasyon 6. maç için extra güvenlik önlemleri alamaz mıydı ?


ÜA: Şunu gözden kaçırmamak lazım. Olaylar ilk iki maçtan sonra çıkmadı. Hatta 3 ve 4. maçta da çıkmadı, 5. maçta başladı. Söz konusu açıklamalar da çok sert değildi bence. Rakip takım coachu milli takım antrenörü olduğu için mi bana çalınan teknik faul, ona çalınmıyor sözünün birilerini o denli etkilemesi bana imkansız geliyor. Yani ortada söylenenlerin dışında iki tarafı da biraz argo olacak ama gaza getirenler oldu. Güvenlik konusuna gelince kesinlikle önlem alınmalıydı. Ancak basketbol salonlarına ilk kez geldiklerine adım gibi emin olduğum kişilerin, kombine koltuklarda oturmasını da birilerinin organize ettiğini düşünüyorum. Yani alınacak önlemler belki olayları biraz azaltırdı ama mutlaka bir şeyler çıkacaktı.

KE: Herkesin konuştuğu konu şu Federasyon ne Fener’i ne de Efes’i kızdırmak istemiyor ve iki takımın huyuna ve suyuna gidebilmek için kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Siz buna katılıyor musunuz ?


ÜA: Kesinlikle katılıyorum. Turgay Demirel gerçekten çok zor durumda kaldı. Bir yanda kendisini seçtiren Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe var. Demirel’in, Lutfi Arıbogan ile girdiği yarışı nasıl kazandığını herkes hatırlar. Eğer Fenerbahçe’nin desteği olmasa, Demirel asla seçilemezdi. Ama Efes de Demirel’i desteklemişti. Ayrıca Turgay Demirel, FIBA’ya karşı güçlü olabilmek için Efes’i küstürmemeli. Allah korusun Efes’in bu işten çekildiğini düşünsenize. Yatırımlar azalır, Ülker de desteğini iyiden iyiye çeker, ligimiz çok sıradan bir hale gelir. Bu durumda normal olan, kimseye ayrıcalık tanımamaktır, kim neyi hak ettiyse onu uygulamaktır ama bir kez ipin ucu kaçtı Artık Federasyon dengeyi kurmak için bir sağa bir sola eyyam yapıyor. Tabii burada Tanjevic’in milli takım antrenörüyken, İtalya’ya gidiyorum blöfü yapması, ardından Federasyonun ilişkilerini kullanarak, Türk Basketbolu’nun yaşayan efsanesi Aydın Örs’ün yerine milli takım antrenörünü Türkiye’nin en büyük camialarından birisinin başına geçirmesi, hem maddi, hem de manevi büyük bir yükten kurtulup, adeta yapılan hataların etrafına bir zırh örmesi, olayı çok farklı noktalara getirdi. Yani Federasona yakınlık konusunda Fenerbahçe bir adım öne geçti.

KE: Federasyon hakkında neler düşünüyorsunuz ve sizce Basketbol için yapılan yapılanmalar yeterli mi ?

ÜA: Federasyon hakkında konuşurken herkesin dediği şey, Türk Basketbolu çok ilerledi, onbeş yıl önce hayal olan şeyler şimdi gerçekleşti… E tabi olacak. 15 yıl önce benim için telefondan e-mailleri kontrol etmek de hayaldi. Yani her şey gelişirken, basketbol yerinde mi sayacaktı. Bu işi yöneten Turgay Demirel ise, bu gelişmeleri kullanarak basketbolu büyütmek zorundaydı, bunu yaptı. Ama Turgay Demirel değil de Tuncay Bakırel olsa bunlar yapılmayacak mıydı, belki biraz fark olacaktı ama basketbol yerinde saymayacaktı.

Basketbol Federasyonu’nun şu anda kötü bir imajı olduğunu düşünüyorum. Bir kere herkesle kavgalı. Etraflarında bir kesim var, onlara göre bu ekip dışındaki herkes basketbolun kötülüğünü istiyor, bunun için örgütleniyorlar. Bu nasıl düşünülebilir. Türk Basketbolu’nun gelişmesini bu işin içindeki kim istemeyebilir. Eleştiri yaptığınızda bir anda düşman oluyorsunuz. Federasyon Başkanı size selam bile vermiyor. Hani onun selamı çok mu önemli diyeceksiniz, tabii ki değil. Ama o kurumun başındaki kişi, basketbol ailesi vs edebiyatı yapıyorsa, herkese selam vermek mecburiyetindedir. Yani Turgay Demirel Türk Basketbolu’nun sahibi değil, yöneticisidir.

KE: 2010’da Milli Takımdan beklentileriniz neler ve ne yaparız ? 2010’da olası bir başarısızlıkta Tanjevic gider mi? Eğer giderse bu onunla kalır mı başka canlar da yanar mı ?


ÜA: Kötü bir şey düşünemiyorum, düşünmek istemiyorum. Umarım çok başarılı bir şampiyona geçiririz. Gerçi mevcut durumda bunu gerçekleştirmek çok zor ama belki taraftarla, atmosferle tarihi bir başarı elde edebiliriz.

Tanjevic gider mi kısmına gelince. Gitmeli… Bundan önce 10 kez daha gitmeliydi. Dünya Şampiyonu olsak da gitmeli. Çünkü Türkiye’ye yok ekolmüş, yok gelecekmiş diyerek çok şey kaybettirdi. Birçok şampiyonayı heba etti. Ne yani 2010’da başarılı olsak bu Tanjevic’in eseri mi olacak?

Ha Hido’yu guard, Ersan’ı 2, Semih’i 3, Oğuz’u 4, Ömer’i de 5 oynatarak şampiyon olursa, o zaman ben de kendisine hak veririm. Adam yıllardır bunu denedi. Bir bildiği vardır derim. Ama sen yıllardır birinde Kerem Tunçeri’yi alma, birinde Mehmet’i birinde Hido’yu alma, Ama baktın olmuyor, herkesi yerli yerinde oynat, maceraları, yıllardır kurduğun fantezileri bir yana bırak. Sonra oyuncular gerçek yerlerinde normal şekilde oynatıldığında takım başarılı olsun. Sen bundan pay çıkart, başarı benim diyerek milleti aldat. Yok, o kadar değil. Hele ki Allah korusun başarısızlık falan olursa, Tanjevic de gider, başkaları da…

KE: Sezona kötü başlayan bir Fenerbahçe var. Takım içinde olan sorunlar ayyuka çıkmış vaziyette. Tek tek sormak yerine genel sormak en iyisi. Fenerbahçe’de bu olan bitenlere ne siz ne ben ne de bizim gibi daha önce bu olayı ön görenler şaşırmıyor lakin insanları şaşırtan ısrarla ve inatla Tanjevic’in neden görevde tutulduğu. Siz Tanjevic’in kalması halinde Fenerbahçe’nin bu senesini nasıl görüyorsunuz ?


ÜA: Sizin de söylediğiniz gibi her şey beklendiği şekilde gelişiyor. Ne yazık ki Fenerbahçeli oyuncuların artık mutlu olmadığı maça çıktıklarında yüzlerinde anlaşılıyor. Tanjevic’in arkasında milli takım konusunda neden bu kadar çok durulduğunu ben de anlamadım Aynı başarısızlıkları bir Türk antrenör yapsa çoktan sınırdışı edilirdi. Demek ki bilmediğimiz ilişkiler var.Fenerbahçe’de kalması ise başta söylenenler yüzünden. Sonuçta onu getiren Mahmut Uslu ve Turgay Demirel’di. Şimdi Fenerbahçe’den gönderilirse, milli takımdaki kredisi de bitecek. Belki de Demirel, 2010’daki olası başarısızlığı buna yükleyecek. Onun için tutuyor olabilirler ama kim ne derse desin, hem milli takımda hem de Fenerbahçe’de yaptıklarıyla Tanjeviç Türk Basketbolu’na çok büyük zararlar vermiştir.

KE: Aziz Yıldırım’ın, Aydın Örs’ü ikna çabaları hakkında çeşitli söylentiler var. Sizce Örs geri dönüş yapar mı ? Örs/Mahmuti formülü olursa bu formül Euroleague’de büyük hedefler için dev bir adım olur mu ?


ÜA: Aydın Örs’ün geri dönüşü kolay değil. Çünkü dönerse çok şeyi değiştirmesi lazım. Kendisini daha önce ‘satan’ insanlarla birlikte çalışacağını sanmıyorum. Bunun için Azız Yıldırım’ın çok kararlı olması, basketbolun anahtarını sınırsız yetki ile kendisine sunması lazım Örs gelirse, Euroleague için, Türkiye için, Türk Basketbolu için çok sağlam bir adım atılır. Fenerbahçe’deki son senede takımı getirdiği noktayı düşünün. Biz bir yıl sonrasında kesin final-four oynar bu takım, ona göre takviyeler yapılır derken, bir anda her şey tersine döndü. Aydın Örs gelir, Oktay Mahmuti gibi kendisini ispatlamış bir antrenörü yanında getirirse çok büyük şeyler olur bence.

KE: Efes Pilsen sezon başında iyi transferler yapmasına rağmen Avrupa’da istenilen seviyede değil. Sizce bu sorunun temel nedeni kendini daha çok lokal başarıya endexleyen Ergin Ataman mı ?


ÜA: Ergin Ataman Efes’te çok yalnız. Manzaraya bakın; Federasyonla mücadele ediyor, Fenerbahçe ile didişiyor, takımı kurmaya çalışıyor, transferler için bizzat başkana gidiyor. Doğal olarak da çok yoruluyor, saha içinde yapmaması gereken hataları yapıyor. Bunlar geçen sene için çok geçerliydi. Ancak bu sene kurduğu kadro artık hataya yer bırakmıyor. Transferde tam nokta atışı yaptıklarını söyleyemeyiz. Mesela tam bir 4 numaraları yok. O açağı Nachbarla ne kadar doldurabilirler zaman gösterecek. Ardından Santiago alındı. Çok önemli bir isim olabilir ancak asıl ihtiyaç o değildi. Bunlar kendi tercihleri. Bu sezon Efes’in ilerleyen dönemde çok daha iyi bir ekip olacağını düşünüyorum. Ama olamazsa o zaman suçlu bu teknik ekip olacaktır. Şunu belirtmeden de geçmeyeyim, geçen sezon bu yalnızlığı için Ergin Ataman, Aydın Örs’ün, kendisinin de üzerinde bir yetkiyle Efes’e gelmesi için çok çalıştı, Aydın Hoca da bu fikre sıcak baktı ama birileri engelledi bu oluşumu ve Efes tarihi bir fırsat kaçırdı.

KE: Beşiktaş’ın lige bu denli iyi başlaması sizce sürpriz mi ? Böyle devam ederler mi ? Beşiktaş’da şubenin iyi yönetilmediğine katılıyor musun ?

ÜA: Bence sürpriz değil. Beşiktaş çok iyi bir takım kurdu. Özellikle Muratcan, Cevher, Haluk iskeletini korumaları, çok iyi yabancıları takıma katmaları, milli guard Engin’i takıma kazandırmaları çok önemliydi. Hatta Ermal’i de istediler, bir de o gelseydi… Çok başarılı olabilir Beşiktaş bu kadroyla ama böyle devam edip etmemeleri yönetime bağlı. Yine para sorunu başladı çünkü. Telekom maçını izlerken, oyuncuların mücadelesine hayran kaldım. Ama bu takıma da sahip çıkmazsa yönetim, onların da paraları ödenmezse ve geçen yıllardaki dağılma olursa, çok yazık olur. Bu kadroya bunu yaşatanlara da ‘yazıklar olsun’ demek farz olur.

KE: Telekom’un inişli-çıkışlı performansını neye bağlıyorsunuz ?

ÜA: Bu yıl Telekom hakkında konuşmak için erken bence. Takımın beyni olmadan mücadele ediyorlar ve yepyeni bir düzen kurmaya çalışıyorlar. Mutlaka daha iyi savunma yapabilmeliler. Ancak bunun için de 4 numarada kısa kalıyorlar. Bir yabancı hakları daha var. Yerinde bir takviye ile çok iyi bir takım olabilirler. Çünkü şu anki görüntüde sadece atarak kazanabilecek bir takım kimliğindeler.

KE: BBL’nin bu seneki falına bakarsanız sizce play-off yapacak olan takımlar hangisi ve şampiyonluk favoriniz kim ?

ÜA: Efes Pilsen, Fenerbahçe Ülker, Beşiktaş Cola Turka, Galatasaray Cafe Crown, Banvit, Türk Telekom kesin… Para problemini aşarsa Kepez ve şu anki durumlarına rağmen Mersin’i avantajlı görüyorum. Şampiyonluk için yine Fenerbahçe ile Efes Pilsen final oynar, mevcut durumda Efes çok rahat kazanır. Ancak zaman neler gösterecek, ne gibi değişimler veya takviyeler yaşanacak, hep birlikte göreceğiz.

KE: Euroleague’de takımlarımızın şansı sizce ne ve bu sezon Euroleague’de final-four ve şampiyonluk adayınız kimler ?

ÜA: Barcelona, Panathinaikos, Siena ve Olympiakos çok güçlü adaylar. Bunların arasına Türkiye’den Efes Pilsen’in girme ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Ama bu küçük bir ihtimal. Çok şeyin değişmesi lazım orada da.

KE: Ömer Aşık için özel bir soru olacak. Ömer Aşık’ın mental olarak kendisini daha da geliştirmesi gerekiyor mu ? Ömer’in kendisine olan bir özgüven sorunu var sanki ve bunun temel nedeni ne olabilir ?


ÜA: Ömer’i çok yakından tanıyorum. Açıkçası güven sorunun olduğunu düşünmüyorum. Tam tersi kendisine güvenen bir isim ama o çocuk çok yıpratıldı. Düşünün o olmasaydı, bizim Polonya’da ikinci tura çıkmamız bile çok zor olurdu. Şampiyona öncesi kim derdi ki, Ömer önce Gortat’ı, ardından Gasol’u, sonra Krstic’i madara edecek diye. Aslanlar gibi oynadı, takımı Ersan ile sırtladı. Ama maç kaybedilmesi onun faul kaçırmasına bağlandı. Coach, Yunanistan maçının hemen sonrasındaki açıklamasında gencecik çocuğu yem olarak ortaya attı ve hiç olmayan suni bir sorun yarattı. Ömer bu zamana kadar faulleri sokuyordu da neden bir anda bu hale geldi. Çocuğu birazcık rahat bırakalım, hep beraber göreceğiz neler yapabileceğini.

KE: Oğuz Savaş ne yaparsa yapsın belli bir süre aralığında oynuyor. Çok iyi oynadığı maçlarda kenara geliyor. Oysa Oğuz’a sadece Fenerbahçe’nin değil Milli Takımında ihtiyacı var. Oğuz hakkında görüşleriniz neler ?


ÜA: Ne yazık ki o Tanjevic’in kafasındaki basketbolcu tanımına uymuyor, kolları çok uzun değil, hareketli değil. Avrupa’nın en iyi sırtı dönük 2-3 oyuncusundan birisi ama coach sırtı dönük oyuncu sevmiyor! Adam hazırlık turnuvalarının en iyisi, Polonya’da süre alamıyor, geçen sezon tam kıpırdınacak, final serisinde 4 dakika ortalama ile oynuyor. Kesinlikle o yeteneğe yazık ediliyor. Gerçi dikkat edin son haftalarda Tanjevic ona bel bağlamaya başladı. Çünkü kredisinin azaldığının kendisi de farkında. Macera aramak yerine, daha önce başarılı olmuş düzene dönüyor.
KE: NBA basketbolu ve Avrupa basketbolu karşılaştırması yaparsak sizce hangisi daha ağır basar ?

ÜA: Açıkçası ben NBA’i çok sevemedim, sevemiyorum. Oradaki organizasyona, yapılanlara, yönetime saygı duyuyorum, hatta hayran oluyorum. Ama saha içindeki basketbol savunma zayıf olunca sıkıyor beni. Euroleague maçları çok daha sert geçiyor. NBA’i play-off döneminde izlemeyi daha çok seviyorum.


KE: NBA ağırlıklı bir siteyiz malum ve finalide NBA ile yapalım istedik. NBA’de sempati duyduğunuz bir takım var mı varsa hangi takım ? Düzenli olarak NBA’i takip ediyor musunuz ? Şampiyonluk favoriniz kimler ve en sevdiğiniz oyuncu ?


ÜA: Açıkçası sürekli tuttuğum bir takım yok. O senenin kadrolarından hangisi daha cazip geliyorsa onu destekliyorum. NBA’in en çok sevdiğim tarafı bu, genelde o sezonun güçlü takımını tuttuğum için çok üzülmüyorum. :)

Tabii ki bizimkilerin yani Utah’ın, Toronto’nun ve Milwaukee’nin kazanmasını daha çok isteyeceğim ama Cleveland bana bu sezon hoş bir takım olarak geliyor. Belki LeBron’un kalitesi, Shaq’ın sempatisi bilmiyorum ama onların busezon başarılı olmasını çok istiyorum. Mantığım ise gülen takım bu kez Boston diyor. Sonuçta NBA sizin işiniz, hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuzdur, onun için çok ahkam kesmeyeyim ben bu konuda.

KE: Murat Murathanoğlu ile birlikte sizin FB TV’de program yapmanızı isteyen bir çok Fenerbahçeli taraftar var. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı ? Böyle bir teklif gelse kabul eder misiniz ?

ÜA: Böyle bir istek olduğunu bilmiyordum. Eğer varsa teşekkür ederim, mutlu olurum. Murat Abi bizim çok değer verdiğimiz kişilerden birisi. Basketbola ben de onun sesinden maçları dinleyerek merak saldım. O isimlerle birlikte anılmak bile gurur verici. Ama kulüp yayın organlarında bulunmak benim için etik bir durum olmaz. Bu Fenerbahçe, Galatasaray,Beşiktaş fark etmez. Hani siz kötü niyetli olmazsınız, istediğiniz gibi yayın yaparsınız, yönetim size özgürlük verir, ne konuşursan konuş der, ama sonunda birisi çıkar, siz orada bunu yapıyorsunuz der. Bunlar çok hassas dengeler. Eğer öyle bir istek varsa, gurur duyarım, mutlu olurum ama sadece bu kadar.


KE: Klasik bir bitiriş olacak ama nbaturka.net hakkındaki düşünceleriniz ?

ÜA: Son dönemde iyice ön plana çıkmaya başladı bu site. Sonuçta meslek gereği, basketbol hakkındaki tüm yazılanları takip etmeye çalışıyorum. Bu yaparken de içi gerçekten dolu olan yazılar, araştırmalar hoşuma gidiyor. Bunları sitenizde bulabiliyorum. Zaten basketbolseverlerin gün içinde belli aralıklarla uğradığı siteler var. Artık basketdergisi. turkbasket, megabasket, basketbolig derken, sizi de sık kullanılanların arasına ekledim, sürekli takip ediyorum. Umarım çok daha iyi hale gelirsiniz.

8 Kasım 2009 Pazar

BT Dosyası 2{Kemal Erdem Hamamcıoğlu}


Bogdan Tanjevic'le ilgili yazının 2. bölümüne bir türlü geçemedim. Ve nihayet geçiyorum.

Site NBA ağırlıklı olunca sabah-akşam NBA haberleriyle uğraşıp duruyoruz araya Pre Season maçlarıda girince yazının hazırlanma tarihide maalesef sarkmış oldu.

Neyse dönelim biz Bogan Tanjevic'e ve bu noktadaki ilginç durumlara.

Bir önceki yazıdaki iddiaların bir çoğunu herkes biliyor bazılarını ise bilmeyenler vardı. İşin içinde olan insanların da pek şaşırmadığı iddialardı. Biz bu iddialara (aslında bunlar iddia değil gerçek) asla cevap alamayacağız.

Etik olarak ''Önce konunun muhattaplarıyla konuşman lazımdı..'' diyenler oldu. Konunun muhattapları konuyla ilgili konuşur mu diye soran olmuyor. Ne Federasyon cephesinden ne Fenerbahçe cephesinden bu iddialara tek bir cevap gelmez. İnsanlar asla aydınlatılmaz. Siz Federasyonun ya da bu tip konularda konunun muhattaplarının ne zaman cevap verdiğini gördünüz ?

FENERBAHÇE'NİN PARALARI BABANIZIN CEBİNDEN Mİ ÇIKIYOR ?

Aydın Örs, Fenerbahçe'deki son senesinde net 160.000 dolar almıştı. Ülker'le yapılan birleşme sonrasında yönetimin ''Maaşında düzeltme yapalım.'' önerisine ''Hayır'' cevabı vermiş ve para konusunu kapatmıştı. Yani bir adam düşünün ki maaşına zam yapılıyor ama adam bunu kabul etmiyor. İşte Aydın Örs bu adar büyük bir Fenerbahçeliydi. Her şeyden önce adamdı ..

Bogdan Tanjevic'e ise Fenerbahçe Örs'ün aldığının 10 katı para veriyor. Evet yanlış duymadınız. Örs, 160.000 dolara sezonu tamamlarken, Tanjevic ise yıllık 1 milyon euroya anlaşıyordu. Aradaki uçurumun farkında olmamak için gerizaklı olmak lazım.

Bakın bu çok önemli bir konu. Es geçilecek bir konu değil. Ülker'le birleşiyorsun, sana sıcak para akışı oluyor haliyle sen 160.000 dolara takımı çalıştıran oldukça da başarılı bir Coach'un yerine, Federasyonun icazetleriyle ya da icazet demeyelim Federasyonun hatrına 1 milyon euroluk külfetin altına giriyorsun.

'Belge belge belge' diyenler gidin kardeşim kulübün kapısına hesabını sorun. Şayet bu para olayında bir yanlış varsa kapı gibi kontratlar kasada duruyordur, mali bilançolar orada duruyordur aksini ispat ederler.

Aydın Örs ve Tanjevic arasında ne fark var ? Örs adam gibi adamdır, kariyer olarak daha başarıldır, kimsenin adamı değildir. Tanjevic de tam aksi yönde biridir. Örs'le devam etsen Tanjevic'in aldığının yarısından azına imza atardı. Yani seni kaba taslak 500.000 euroluk ya da bunun üzeri bir külfetten kurtarırdı.

Fenerbahçe'de basketbol takımı bakın nasıl yönetiliyor deyince de kızıyor bazı arkadaşlar .. Aziz Yıldırım ki bana göre Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi Başkanıdır nasıl oluyorda Mahmut Uslu'ya bu kadar tahammül ediyor işte bunu bir türlü anlayamıyorum. Hani Aziz Başkan'ın, Örs'ü tekrar getirmeyi planladığını sağlam kişilerden duymasak ''Eyvallah'' diyeceğiz de yahu Başkan sen de her şeyin farkındasın da neyi bekliyorsun ? Nedir seni darbe yapmaktan alıkoyan ?

Fenerbahçe'nin bu anlamdaki iç işlerini bir kenara bırakalım da gelelim yine Tanjevic konusuna.

Merak ettiğim ve insanların artık merak ettiği şeyler var buna birileri cevap verse de hepimiz rahatlasak. Ben demiyorum ki nbaturka.net sorsun konunun muhattapları cevap versin. Neresi olursa olsun internet üzerinden, yazılı ya da görsel medyadan herhangi bir yerden bazı şeylerin cevabını verin ;

-Vidmar transferinde kulübün kasasından ne kadar çıktı ? Net bir şekilde koyun ortaya belgeyi gösterin.

Daha önemlisi ;

-Vidmar'ın kontratında ''Oyuncu başka takıma kiralık olarak dahi gitse Fenerbahçe sözleşmedeki parayı oyuncu takımda oynuyormuş gibi ödemekle yükümlüdür.'' gibi bir madde var mı ? Varsa bu madde niye konulmuştur ?

Yani Vidmar'a şartlar ne olursa olsun ''garanti para'' ayrıcalığı tanındı mı ?

Tanjevic, kontratına tazminat koydurdu mu ? Eğer koydurduysa bu meblağ 5 milyon euro gibi uçuk bir rakam mıdır ?

Bunlar çocuk oyuncağı falan değil. Söz konusu konular ''Haa'' deyip geçilecek konular değil. Bu ülkede 300-400 liraya ev geçindirmeye çalışan insanlar var. Sen Tanjevic'lere milyon eurolar yedirip bir başka branşında 50 liraya bilet çakmaya gelince çakıyorsun ama !!!

Sayın ! Tanjevic, Milli Takımlar kampında Fenerbahçe'den bazı oyuncularına müthiş takıntılı bir şekilde azarlama operasyonları yaparken Efes Pilsenli oyunculara öz evladı gibi davranmasıda insanın aklına başka başka şeyler getiriyor.

TANJEVIC, KEREM OLAYINDA 'ARABULUCU' OLMAYA MI KALKTI ?

Kerem'in doping olayı patlak verdikten sonra yaşanan gelişmeler herkesin malumu zaten. Peki Tanjevic bu süreçte ne yaptı ?

Tanjevic'in, Kerem'in cezasının 1 yıldan fazla olmaması için yoğun çaba sarfettiği ve dün alınan karara göre mutlu olduğu da malum. Tanjevic, neden Kerem konusunda oyuncunun alacağı cezanın asla ve asla 2 yıl olmamasını istedi ? 2 sebep olabilir ;

1- 2010 için oyuncuyu kullanma amacında (ki böyle bir şey de nasıl olacaksa artık .. Tamamen tahminimdir tahkime gidilir ceza 6 aya iner olay böylece kapanır.)
2- Efes Pilsen'e şirin gözükmeye çalışıyor.

Niye şirin gözükmeye çalışıyor bilemem ama akıl yürütebilirim. Fener'den gidersem Efes'e kapak atabilir miyim düşüncesi olabilir. Ki Tanjevic'in Türkiye'de çalıştırmak istediği ilk takım Efes'ti lakin Efesliler uyanık sallamadılar, Fener mağdur çünkü Uslu'nun kanına girmek kolay.

Bana yüreği yeten bir Fenerbahçe Ülker temsilcisi Barca maçı sonrası soyunma odasında yaşananları anlatsın. Yüreğiniz yetiyorsa Mirsad ve Tanjevic arasında Barca maçı sonrası yaşanan tartışmaları bir anlatın bakalım. Soyunma odasında Giricek isyan etti mi etmedi mi bir çıkın konuşun bakalım. Giricek bu takıma gelirken Tanjevic var diye geldi adam şimdi bin pişman geldiğine. Tanjevic'i seven sayan ve inanan bir tane bile oyuncu yok.

Oyuncular, Tanjevic'ten zerre haz almazken, soyunma odalarında artık soğuk rüzgarlar eserken, Tanjevic'in abuk subuk sözleri oyuncuların moralini bozarken siz bu takımdan bir şeyler bekliyorsunuz ha ?

İddia ediyorum aksini ispat edecek varsa da buyursun gelsin sabaha kadar konuşalım ;

Fenerbahçe'de bu sezon bir milad olacaktır. Oyuncular kazan kaldırmıştır ve ya oyuncular kazanacaktır bu savaşı ya da Tanjevic. Oyuncuları da asla suçlamayın köküne kadar haklılar. Ben oyuncu olsam maç sonu sıcağı sıcağına bana 's.ktir' çeken adamın alnını karışlarım. Bu çocuklar altın gibi çocuklar ki böyle bir Coach'a rağmen hala sessiz bir şekilde bekliyorlar.

Geçen sezonun ortasında takıma katılan Solomon'ı yanına çağırıp ''Benim sistemimde yerin yok, play-off'lar öncesi taraftarın gönlü olsun diye seni getirdiler..'' dersen o Solomon da şapkadan tavşan falan çıkartmaz. Solomon'ı zaten Tanjevic'in değil yönetimin isteyip getirdiğini herkes biliyor.

Bu yazılık bu kadar diyorum devamını önümüzdeki haftalara bırakıyorum ..

KEMAL ERDEM- NBATURKA

BT Dosyası 1{Kemal Erdem Hamamcıoğlu}


Fenerbahçe, Efes Pilsen'e gecenin önemli maçında 81-74 kaybederek Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kaybediyor. Buraya kadar anormal bir durum yok.

Bir takım maç kaybeder kupa kaybeder her kupayı alacak her maçı kazanacak halin yok. Mantığa aykırı bu olay. Fakat alabileceğin maçları dahi veriyorsan orada sıkıntı var demektir. Bu kadar kaliteli kadrodan bu kadar kötü randıman almakta ayrı bir başarı ister. Aydın Örs, ayak oyunlarıyla gönderildiği gün göreve Tanjevic geldiğinde o zaman başka bir site sert bir yazı yazmış ve dönen dolapları bir bir açıklamıştım. O dönemlerde Örs'ün gidip, Tanjevic'in geleceğini de daha Kasım ayında yazmıştım. Aylar sonra yazdığım senaryo takır takır işledi.

Biz bu kirli işleri yazarken ki o zamanlar ''Aman Örs olayını fazla kaşıma ekmeğinden olursun ..'' sözlerini de çok duyduk. Kimsenin ekmeğinden olduğu yok hayat devam ediyor. Tanjevic konusunda yazdıklarımdan sonra bir çok mail gelir ya da yazılarıma çeşitli yerlerde yorumlar yapılır. Kıt akıllı insanlar çıkar akıllarınca dalga geçerler.

En basitinden Mirsad olayının perde arkasını haber yaptığımızda Tanjevic'in, Mirsad'a, İspanya'da takım bulma mevzu geçtiğinde buna tepki koyanlar oldu. Hatta bazı gerizekalılar akıllarınca dalga geçmeye bile kalktı. Ben de diyorum ki Mirsad 2 kere açıklama yapmak istediğinde bunu engelleyen yönetime bir sorun neden engelledi ? Neden Mirsad'a cevap hakkı kullandırılmadı ? Efes'in doping skandalında Başkan Aziz Yıldırım hangi gazeteciye ''Mirsad olayını deşme fazla illa bir şey yazacaksan bizim açıklamalarımızı yaz.'' dedi ? Ya da bunu neden dedi ?

Konudan sapmayalım ciddi sıkıntılara gelelim ;

-Sayın Tanjevic'in, Mirsad için İspanya'da takım çalışması yapmasının nedeni ne ?

-Vidmar'a kaç para verildi ? Bu para verilirken herhangi bir komisyon payı oldu mu ?

Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, İstanbul'a getirip balık yedirdiği Amerikalı siyahi Coach'la her konuda anlaşıp parada anlaşamayınca Tanjevic'le devam edip neden Fenerbahçe'ye yamadı ve bu olayı en az benim kadar bildiği halde Mahmut Uslu hangi ahlaki değerle bu olaya alet oldu ?

Amerikalı siyahi Coach'u bir kenara bırakalım .. Gelelim Tanjevic'e . Tanjevic de en az Demirel kadar çakaldır. Zira FIBA Başkanlığına oynayan Demirel'i, ''Ben Fenerbahçe'den kovulursam FIBA Başkanlığı için yaptığım lobi desteğini geri çekerim.'' diye tehdit edip ne yaptı ne etti Fenerbahçe'nin başında kaldı.

Bu oyuna alet olan Mahmut Uslu'yu ayrı bir yere koymak lazım. Fenerbahçe'deki kararları bakın kimler alıyor ;

-Oktay Mahmuti ile bu yaz anlaşıyorsunuz. Oktay Hoca GS'ın teklifini bu nedenle geri çeviriyor çünkü adam Fener'e gelmek istiyor. Ama siz son anda Oktay Hoca'ya verdiğiniz sözü yiyorsunuz ve cayıyorsunuz.

Neden ;

-Tanjevic, kovulmayı gururuna yediremeyip Turgay Başkana gidiyor ve yukarda yazdığım sözleri söylüyor ''Ben Fenerbahçe'den kovulursam FIBA Başkanlığı için yaptığım lobi desteğini geri çekerim.'' .. Turgay Demirel, Uslu'ya rica ediyor, Uslu bir şekilde Aziz başkanı ikna ediyor ve Tanjevic kalıyor.

Tanjevic geçen sene Mirsad'a diyor ki play-off'lar öncesi ''Seni takımda istemiyorum..'', Tanjevic, Mrsiç'e diyor ki ''Senin kaderin benim elimde olsa bu takımdan çoktan giderdin.'', Tanjevic, Ömer'e diyor ki ''Seni aslında düşünmüyorum ama yöneticiler kalmanı istiyor.'' .. Bu oyuncular çıkıp bunları dillendiremiyor zira nasıl dillendirsinler ? Adamlar ekmek paralarını kazanıyorlar. Ama rahatsız herkes ve herkesin bir güvercini var uçsun da insanları doğruyu göstersin diye kullandığı .. Oğuz Savaş bir maç sonrası ağlıyor sinirinden çünkü çok iyi oynarken kenara çekiliyor ve Tanjevic'e bunun nedenini sorduğunda ''Sen kalıplı bir uzunsun benim anlayışımda senin gibi uzunların süreleri çok fazla olmaz.'' .. Tanjevic, oyuncuları takıma küstürmüş durumda biz bu takımdan bir şeyler bekliyoruz.

Oyuncuların idmanlarda tekdüze çalışma ritminden rahatsız olduğunu herkes biliyor artık. Oyuncular, Coach'a rahatsızlıklarını dile getidiğinde ağzı bozuk olduğu bilinen Tanjevic'in, ''s.ktir'' çektiğini de biliyoruz.

Daha bunun Milli Takımlar kampında yaşananlar ve orada bizzat görevli olan arkadaşların bizleri söylediği olaylar var ki o ayrı bir konu olur.

Tanjevic, Türk Basketbolu için kara bir lekedir. Ve bu lekeyi Fenerbahçe'ye bulaştıranlar da derhal istifa etmelidir.

Yazının 1. bölümünü burada tamamlıyorum. Çok yakında Tanjevic'le ilgili bilinmeyen sır gibi olayların 2. bölümü de nbaturka.net de olacak.

NBATURKA-Kemal Erdem HAMAMCIOĞLU

5 Eylül 2009 Cumartesi

Umut Tacirliği


Bu yazı Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.


Türkiye ilginç bir ülke birinin ak dediğine diğerinin aynı oranda kara dediği insanların oluşturduğu bir resim sanki. Eurobasket öncesi de olaylar bu şekilde cereyan ediyor.

Biz, ''Milli'' duyguları yok olmaya yüz tutan bir milletiz. Bunu kimse inkar etmesin ediyorsa bile vicdan muhasebesini içinde yapsın ve kendine dürüst olsun. Futbol ya da basketbol fark etmiyor bu ülkenin her alanında kamplaşmalar vardır. Fenerlisi, G.Saraylısı ve Beşiktaşlısı artık önce kendi takımını ve oyuncusunu düşünüyor sonra Milli Takım geliyor hatta çoğu Milli Takımı desteklemiyor bile futbolda çünkü kimlikler kulüpselleşmiş. Hadi o futbolun sorunu olsun basketbolda durum çok mu farklı ? Hayır değil basketbolda durum aynı. Çıkarlar üzerinden yorumlar-yazılar yazılıyor.

Adı bende saklı bir yazar düne kadar BBL'de takım çalıştıramadığı için ve kendisine iş bulamadığı için başta Federasyon Başkanı olmak üzere Tanjevic'e kadar giydiriyordu. Aylar önce birden değişiverdi. ''Ulan ne oluyor..'' demeye kalmadan aslını öğrendik ki bir şekilde ekmek kapısını buluvermiş. Şimdi böyle bir durumda yazar ya da yorumcunun hangi yazısına hangi yorumuna güveneceksin arkadaş ? 1 yıl önce kara dediğine 1 yıl sonra ak demeye başlıyorsa bu çark böyle işliyorsa kaç arpa boyu yol alabilirsin ?

İhsan Bayülken'le bir röportaj yapmıştık ki dürüstlüğü ve adamlığı tartışılmayacak biridir. Hoca, Aydın Örs'ün ve Murat Özyer'in FB ve GS'da yediği haksız muameleyle ilgili olarak ''Bunu oyunun kuralı olarak kabul ederek antrenörlük yapmaya çalışmak gerekir.''diyor, kendiside Beşiktaş'ta yaşamıştı aynı şeyleri. Hocam şimdi düşünüyorum da oyunu kuralını göre oynamak yerine oyunun kurallarını değiştirmek lazım. Sen Aydın Örs gibi bir değeri harcayıp Tanjevic'i baştacı yaparsan belini doğrultamazsın ki doğrultamıyorsun da. Fanatik ve Milliyet yazarı Ümit Avcı köşesinde o kadar anlamlı mesajlar veriyor ki ve o kadar içi dolu şeyler yazıyor ki kimsenin pek işine gelmiyor bu yazılar çünkü Ümit Avcı, doğru bildiğini okuyor, şakşakcılık yapmıyor.

Eurbasket 2009'da ne yaparız ? Herkes bir şeyler yazıyor herkes umut tacirliği yapıyor. Ya bizim gözümüz göz değil ya da kalemlerimizi satılığa çıkarmadık. Buraya yazıyorum yaratılan hava bu takım çeyrek final yaparsa başarılıdır havasıdır. Hayır kardeşim bu takım en az final oynamalıdır gerisi hikayedir. Takımın hazırlık dönemlerinde yaptığı maçlar ölçü değildir ancak Tanjevic'i iyi biliyoruz hazırlık maçlarındaki rotasyonunu ciddi sınavlarımızda da yapmaya kalkacak işte o zaman eyvah ki ne eyvah. Koca Sovyetler yıkıldı Hocanın felsefesi yıkılmadı. 20 yıl öncesinde yaşıyor hala ve bunu görenler bilenler bunları dile getirmek yerine gaz veriyorlar akıllarınca iyilik ! yapıyorlar. Görünen köy kılavuz istemez Tanjevic bu kafa ve bu rotasyonuyla iyi giden arabanın tekerliğine çomak sokmaktan öteye gidemez. Sihirli bir değnek dokunur da Tanjevic bu hastalığından vazgeçerse bu potansiyelli kadro güzel işler yapar aksi durumda bugün şakşak yapanlar yarın arkadan teneke çalar. Bu kafayla hoca başarılı olursa bu yazı da bana kapak olur ..

Kemal Erdem Hamamcıoğlu-NBATURKA

19 Temmuz 2009 Pazar

Basketbol Fahişeleri


Bu yazı, Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.


Aslında bu basının her pozisyonunda görünen bir durum. Medyada patronunun kıçını yalayan çalışanlar olur mesela. A gazetesindeyken doğruları farklıdır, B gazetesine geçince doğruları farklıdır. En liberali, sosyalist olur yeri gelir en sosyalisti ise liberal takılır. Basketbol dünyası küçüktür bu anlamda ancak bu küçük dünyada öpülecek kıç sayısının azlığı öpenlerin sayısını azaltmaz. Bu insanlar basketbolu sevdiği için bu yola baş koyarlar daha sonra kapitalizm bunlarıda esir alır ve 3-5 kuruşa benliklerini terk ederek başka bir kimliğe bürünürler. Haliyle bu tip insanların psikolojileride bozulur ve bir nevi ruh hastasına dönüşürler. Kiminin çenesine vurur kiminin boğazına vurur. Sahiplerinin sesi olduklarından kendi seslerini duyamaz hale gelirler. Türk Basketbolu hakkında çok fazla uzatmaya gerek yok kimin ne mal olduğunu az çok herkes biliyor ve bu kafa olduğu sürece bir arpa boyu yolun alınmayacağıda gerçek.

Kendini otorite sanan bir baltaya sap olamamış yaşı büyük aklı küçük bazı zavallılar bu yazıyı üzerlerine mail kutumu doldurma zahmetininde bulunmasınlar, onlar fahişe olamayacak kadar ucuzlar.

Basının genel anlamdaki seyri bu yönde.

Oysa basın yön vermelidir, olayları olmadan önce öngörmeli ve gerekli yönlendirmeleri yapmalıdır. Bu da hür iradeyle olur. Yoksa yeğenleriniz herhangi bir organizasyonda maaşlı işe başladı diye o organizasyonu korurcasına hareket ederseniz sahibinizin sesi oluverirseniz ve hiçbir gerçeği (görseniz bile) dile getiremezsiniz.

Hal böyleyken daha düne kadar Turgay Demirel federasyonunu topa tutan bazı sözde delikanlı yazarlar şimdi en kral Demirelci oldular çıktılar. ‘’Ben olsam Tanjevic’i derhal kovarım..’’ diyenler şimdi ‘’Bu adama sahip çıkmak boynumuzun borcu..’’ demeye başladı.

Basketbol fahişlerinin artmasında elbette kurumların başlarında olan insanlarında suçu var. Basketbol küçük bir dünya, ‘’Beni eleştirme seni de görürüm..’’ dendiği anda bu fahişeleri satın alıyorsunuz ve onlar sizin borazınınız oluyor. Yarın bir gün bu borazanları ya bir takımda yardımcı koç ya havlucu ya baş koç ya da herhangi bir kademede görevli olarak görüyorsunuz. Temizlik olacaksa en tepeden başlamalı ancak mevcut sistemde temizlik olması mümkün değil.

Hükümete burada tarihi bir görev düşüyor. Basketbolda temiz eller operasyonu başlamalı şayet başlamazsa bu eş-dost muhabbetlerinden kaynaklı devir teslimler kısır bir döngü olarak devam edecek.

Eurobasket-2009 öncesi basında kimlerin nasıl susuturulduğuna bakın, daha düne kadar ateşli bir şekilde Milli Takımları eleştirenler ve Tanjevic’ten memnun olmadıklarını her şartta dile getirenler bir anda sustular. Neden peki ? Fenerbahçe sezona devam ederken Tanjevic konusu sürekli olumsuz anlamda gündemde kalırken sezon bittikten sonra Tanjevic’e olumlu anlamda destek yazıları geliyor. Burada bir çelişki var ya da amaçlar farklı. Amaç asla Tanjevic değil amaç başka bir şey. Başları göğe erene kadar Tanjevic üzerinden kurumları yıpratmak.

Fenerbahçe koçu Tanjevic’i yerden yere vuranlar şuan Milli Takımlar koçu Tanjevic’e destek vere vere bir hal oluyorlar. Kıvırma sanatları başladı. Bir koç iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür. Orda başka burada başka eleştiriler olacaksa bunu yapanlar dansözdür.

Türk Basketbolu hiç olmadığı kadar kirli işlere batmış bir durumda. Bu durumdan çıkış yolu yapılacak bir darbe ile olabilir. AK Parti iktidarına tarihi bir görev düşüyor. Futbolun karanlık dönemi olan Ulusao dönemini bir şekilde bitiren hükümet, basketbola Fransız kalmamalı ve derhal bir şeyler yapmalı. Gerekirse alayını gömmeli toprağa, gömsün ki yeni bir şeyler çıksın...
Kemal Erdem Hamamcıoğlu

20 Haziran 2009 Cumartesi

Türk Basketbolu Artık Sarhoş



Bu yazı Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.
Türk Basketbolu Artık Sarhoş

Beko Basketbol Ligi play-off serisi iyi başladı kötü bitti. Taraftar sahaya indi, olaylar çıktı, şampiyonluk unutuldu ve şampiyonluk harici her şey konuşulmaya başlandı. Olaylar buraya nasıl geldi, nasıl devam etti ve bu beklenen son nasıl gerçekleşti ?

Şimdi Fenerbahçe cephesi kendi doğrularını savunurken, Efes ve çakma Efes cephesi ise karşı görüşü savunuyor. Çakma Efesliler de kendilerini iyi biliyorlar. Finalde Efes değilde Telekom olsa onlar Telekomlu olacaktı. Buna Türk gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde şöyle denilir, ‘’El bilmem nesiyle gerdeğe girmek..’’. Bir takıma karşı bu kadar çok ittifak oluyorsa bu o takımın büyüklüğünden kaynaklanıyordur. Biz bu el şeyiyle gerdeğe girenleri bırakarak enine boyuna Fenerbahçe – Efes Pilsen serisinde olanları konuşalım.

Serinin ilk 2 maçında Fenerbahçe kazanırken Ergin Ataman şov vardı. İlk maçta maçı hakemlere havele ederken, 2. maçta Tanrıları araya kattı. Ergin Ataman ilk 2 maçta ortamı o kadar fazla gerdi ki zaten bombanın piminide çekmiş oldu. Ergin Ataman’ın sahadaki tetikçisi Kaya Peker’de verilen görevi en iyi şekilde yerine getirerek ortamın ateşini iyiden iyiye körükledi. İlk 2 maçta tüm bu olup bitenler karşısında Fenerbahçe cephesi kazanmanın verdiği rahatlıkla oraları olmayarak en büyük hatayı yaptı aslında. Fenerbahçe kazanırken konuşsaydı bu noktaya gelmeyebilirdi iş. Kaybederken herkes konuşuyor bu ülkede bir kerede kazanırken konuşun.. Konuşun ki patlamaya hazır bombayı en hasarsız bir şekilde patladın.

Zira 3. maçla birlikte Fenerbahçe cepheside konuşmaya başladı ve haklıyken ‘haksız’ duruma düştü. Kazanırken neden konuşmadın derler adama ve öyle dendi. Kaybetmeyi hazmedemediler demeye başladılar ki Fenerbahçe cephesinin stratejik hatası bu noktada en çok kendilerine zarar verdi.

Efes Pilsen’in Satın Aldığı Basın

Efes Pilsen’in, Türk Basketbolu’ndaki lobisini bilmeyen yok zaten. Parayla satın aldığı kalemleri 5. maçtaki hakem hatasını dahi ‘’Kurallara uygun..’’ diyerek savunmaya başladı. Üstelik bu satılık kalemler Ntv Spor gibi bu ülkede basketbol konusunda büyük yatırımlar yapmış bir kurumda yazıyorlar. Bu satılık kalemin ne dese tersi çıkan NBA yorumlarının hastasıyız. Kaldı ki ‘’Güç bende artık meydan bana kaldı..’’ diyerek etrafında yalaka ordusu toplaması ise cabası. O yalakalar sağda solda küfürleri esirgemezler ama iş şu serinin son maçına gelince bir anda centilmen kesirlerler ve Ali Koç’a bile sallarlar. Nerede o Türk Basketbolu’ndaki MURATHANOĞLU ruhu. Murat Murathanoğlu’nun ruhu aranıyor basında, satılık kalemler ve basma kalıp yalakalar değil. Murathanoğlu gibi isimlerden mahrum kaldığı sürece bu ülke basını bir arpa boyu yol alamaz.

Basından zaten ne beklenebilir ki ? Kendi içinde tutarsız olan basın neyi yönlendirebilir ? Burunların önünü göremiyorlar, çoğu kalemlerini satıyor, bugün kalemi satan yarın neleri satar ?

Şimdi ben bunları yazıyorum diye şu yazıyı okuyacak olanlar bana kızacaklar belki ve bir çoğu küfür edecekler. Ben düşündüğümü yazıyorum, kendimi satmıyorum. Böyle olmak daha iyi en azından içimden geçenleri yansıtıyorum. Yoksa sağda solda ana-avrat küfürler edip burada tamamen kendime zıt şeyler yazsam daha mı dürüst olurdum ?

Neyse olaylar bu noktalara Federasyonun basiretsizliğininde etkisiyle geldi. Eğer ilk 2 maçta Ergin Ataman’ın her türlü çirkefliğine ceza verebilseydiler ve Kaya Peker’e ‘İnsanca’ davranması gerektiğini hatırlatan bir yaptırım uygulansaydı bunların hiçbiri yaşanmıyor olacaktı. Zira bu cezaları verdiğin an karşı tarafada bunu emsal gösterip ağır cezalar verebilirdin. Ona vermiyorsan haliyle öbürünede veremiyorsun. Eh o taraftar sahayada iner başka şeylerde yapar. Sen bu kadar esnek olursan bunlar sana mübah. Bu olaylardan sonra suçlu taraftar ilan edildi ve herkes kefeni yırttı. Bu kadar basit işte bu olaylar.

Tek Suçlu Ergin Ataman

Ergin Ataman ise hala konuşuyor ve çenesi hala durmuyor. Bir insan bu kadar provakatif olabilir mi ? Kadına el kaldıran ve dayak atan biri ki bu olaylar geçtiğimiz yıllarda gündemdeydi şimdi ‘’Şiddete karşıyım..’’ tavırlarıyla şiddeti körükleyen söylemlerine devam ediyor.

Ergin Ataman ‘’Soyunma odasını bastılar..’’ diyor, 2 dakika geçmiyor Kerem geliyor ve ‘’Soyunma odasında kutlama yapıyoruz.’’ Diyor. Ergin Ataman neyin peşinde ? Ergin Ataman çıkıyor ‘’Bu olayların olacacağını zaten biliyordum..’’ diyor sonrada ‘’Tribünde 2 çocuğum var onları düşünüyorum..’’ diyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ey Ataman madem bu olayların olacağını biliyordun oraya ne diye çocuklarını getiriyorsun ? Herkes salak da bir sen misin akıllı. Sen öz çocuklarını bile çirkin oyuncularına alet edebilecek kadar düşüyorsun. Keşke Aydın Örs’ten sadece teknik ve taktik bilgiler değil de biraz da insalık öğrenseydin.

Bu olayların buraya gelmesindeki bir numaralı suçlu Ergin Ataman’dır. Peki bu adama ne ceza verilecek ? Sen adaleti Federasyon bazında sağlayamazsan 6. maçtaki olaylar daha çok olur. Ceza mı vereceksin Fenerbahçe’ye de acıma Ergin Ataman’a da acıma. Ha yok sen Ergin Ataman’ı es geçersen ve tek bir ceza vermezsen şiddetin önünü alamazsın.

Birde kimsenin pek takmadığı ama bazen sınırları zorlayan Efesliler diye garip bir oluşum var. 3-5 kuruşluk avanta karşılığında bir oluşumun parçasılar hesapta. Bunlar yüzünden gerçekten Efes Pilsen’i seven ve Efes Pilsen’i destekleyen insanlarda lekeleniyor. Bu avantacılara yarın bir gün Tuborg 3-5’in üzeri 5-8 verse en kral Tuborgcu olurlar.

Ülker ve Beko Çekilirse ..

Ülker, Türk Basketbolu’nda bir devrim yapmıştı. Şimdi sorumluluğu daha da arttı. Efes Pilsen’in basketboldaki lobisini yıkmak zorundalar. Ya da Başbakan Tayyip Erdoğan bir esneklik göstersin ve içki reklamlarını TV’de serbest bıraksın zaten hal böyle olunca Efes Pilsen, Spor’dan elini ayağını çekecektir.

Eğer Efes Pilsen, kapalı kapılar ardında lobisine devam edecekse, şampiyon olamıyorlar diye Federasyonu çekiliriz diye tehdit edecekse ve tüm bunlara sessiz kalınacaksa o zaman Ülker’de restini çeksin ve ‘’Ben artık yokum arkadaş..’’ desin. Hatta Sayın Ali Koç, tüm bu olan biten rezaletlerden sonra Beko’yu, basketbol sponsorluğundan çeksin. Oyunu kuralına göre oynamak bu değil midir zaten ?

Ve Son Nokta

Her ne kadar Turgay Demirel yalansada Meriç Tunca’nın kaleme aldığı o açıklamaların hepsi gerçek. Zira Demirel zaten bu açıklamaları Tunca’ya değil bizzat Mahmut Uslu’ya yapmıştır. Meriç Tunca’da olayı basına yansıtmıştır. Federason Başkanın o açıklamalarıyla yazıya noktayı koyalım ;
´´Olaylar çok kötü oldu. Efes´in antrenörü (Ergin Ataman) bu serinin başından itibaren ortamı gerecek hareketlerde bulundu. Bunda da başarılı oldu.. Maalesef Fenerbahçeliler de bu tuzağa düştü.. .´´´´Oraya gelmeden önce serinin üçüncü maçına bakalım.. Fenerbahçe 15 sayı önde.. Bir hakem çıkıyor orada başlıyor Fenerbahçe´nin aleyhinde garip düdükler çalmaya.. (Başkan isim vermiyor ama kastettiği hakem‚ Alper Köselerli) Fark eriyor gidiyor.. Tabii burada Fenerbahçeli oyuncuların da hatası var. Onlar da ´Nasıl olsa şampiyon olduk. Seri 3-0 oluyor´ rahatlığına giriyorlar. Topu kaybedip seyirciye bakanlar‚ 4´e 1 gelip 3´lük atanlar.. Tam bir şov olayı yani. Sonra ne oluyor?. Hatalı düdükler ve oyuncuların umursamazlığı maçın gitmesine neden oluyor.. Geliyoruz Ayhan Şahenk´teki serinin beşinci maçına.. Ve 13 saniye kala Fenerbahçe aleyhine çalınan centilmenlik dışı faule.. En tecrübeli dediğimiz Fatih Söylemezoğlu tecrübesini konuşturacağı o pozisyonda anlaşılmadık bir şekilde düdüğü çalıyor.. Ondan sonra başlıyorlar ´Bu federasyon mecburiyetten Efes´i şampiyon yapacak´ söylemleri. Doğru mu bunlar?. Tabiki değil..´´´´Basketbolda maalesef bir çete var.. Bu çetenin içerisinde hakemi de var‚ antrenörü de var‚ basında yazıp‚ televizyonda yorum yapanı da var.. Bunlar aynı zamanda Milli Takımı da çalıştıran Fenerbahçe Ülker´in hocası Tanjeviç üzerinden beni ve Basketbol Federasyonu´nu vurmaya çalışan tipler. Şu son olaylara bakarsak bunlar başarılı olmuş gözüküyorlar.. İşte beşinci maç sonrası Fenerbahçe´nin Asbaşkanı Murat Özaydınlı´nın sözleri..´

Dallas Olmamak İçin BT Gitmelidir

Tüm şu olup biten olayları bir kenara bırakırsak bu seri, 2006 NBA finallerine inanılmaz benziyor.Dallas Mavericks seride 2-0 önde ve 3. maçta Miami deplasmanında 3. çeyrek oyunu domine ediyor ve ipleri eline alıyor. Takım sahibi Cuban kenarda içten içe şampiyonluk şarkıları söylemeye başlıyor. Eh haklıda adam, seride durum 3-0'a gelecek ve işi büyük ölçüde bitirecek. Üstelik takımı 3. çeyrek rüzgarı arkasına almış ve son çeyreğede 77-68 önde giriyor. Ne oluyorsa son çeyrekte oluyor ve Miami muhteşem bir dönüş yaparken hem maçı alıyor hemde seriyi kırıyor ve seri sonunda 4-2 ile şampiyon olurken 4 maç üstüste kazanıyor. (Cuban seri sonrası hakemleri bombalıyor ama o da biliyorduki iş sadece hakemlerle bitmiyordu takım içindede gitmeyen şeyler vardı.)Dallas o sene kendi elleriyle bir nevi şampiyonluğu hediye ederken kenarda basiretsiz bir şekilde takımı yöneten Avery Johnson eleştiri oklarının hedefi oluyor fakat Cuban onu kovmuyor bedelini ertesi sezon ilk turda yaşadıkları Warriors faciasıyla ödüyor.Dallas'da Avery Johnson ne kadar basiretsizse Fenerbahçe'de Tanjevic bir o kadar basiretsizdir. Fenerbahçe takımı hakemleride yenecek güce sahipken Tanjevic'in basiretsizli, beceriksizliği ve iş bilmezliği yüzünden seriyi kaybetmiştir.Fenerbahçe yönetimi, 2006'da Cuban'ın düştüğü hataya düşüp gelecek sezon takımı daha beter bir hale getirmemeli ve Tanjevic'i bir an önce kovamalıdır.Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli oluyor. Aylar önce daha normal sezonun ortalarında bu takımın ''Psikolojik Çöküş'' yaşadığını üzerine basabasa söylemiştim. O vakit darbe yapılıp takımın başına Aydın Örs ya da x bir koç getirilseydi bugün bu takım tüm olup bitene rağmen şampiyonluğunu ilan ederdi.Tanjevic kovulsa ne olacaktı yani Federasyon tavır mı alacaktı ? Alsa ne olurdu bundan kötü mü olurdu ?Lafı daha fazla dolandırmaya gerek yok ;Fenerbahçe yeni sezonda Tanjevic'le devam ederse esas çöküşü o zaman yaşayacaktır. Yeni bir koç takımın başına gelmelidir.
Kemal Erdem Hamamcıoğlu

5 Mayıs 2009 Salı

Aydın Örs Korkusunun Nedenleri



Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.

Türk Basketbolu’ndaki sır perdesini aralamaya önce Aydın Örs olayıyla başlamakta fayda var. Diğer yazılarımızda değiniriz öbür konulara. Zira başarılarıyla herkesin gönlünde taht kuran ülkenin yetiştirdiği gelmiş geçmiş en başarılı en beyefendi ve en iyi koçun ayağı sürekli kaydırıldı.

Aydın Ağabey zamanında Milli Takım'da müthiş bir sinerji yakalamıştı ki hakemlerin lobisine takılmasak Avrupa Şampiyonluğu yaşayacaktık. 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda finalde Yugoslavya karşısında rakibe değil maçın İspanyol hakemine kaybetmiştik. Daha sonra gelişen süreçte Aydın Ağabey sistematik bir biçimde Milli Takım’dan koparıldı. Aslında onun koparılmasında amaç herhangi bir şekilde parkelerdeki başarı ya da başarısızlık dengesi değil aksine ilersi için bir tehlike olarak görülmesiydi.

AYDIN ÖRS NEDEN MANİPÜLE EDİLİYOR ?

Aydın Örs’ün kariyerini, yaptıklarını, yaşattıklarını buraya yazmama gerek var mı ? Olduğunu sanmıyorum. Efes Pilsen, Milli Takımlar ve son olarak Fenerbahçe’de yaptıkları ortada. Peki hiç düşündünüz mü neden bu kadar başarılı bir koçun sonu sürekli ayak oyunları eşliğinde hüsranla sonuçlanıyor ?

Efes Pilsen kariyerinin sonlanma şekli zaten hiç şık olmadı. Efesli idarecilerin sözde büyüklükleri (!) soyunma odası koridorlarında Aydın Örs’e, ağızlara alınmayacak küfürler edecek kadardı. Evet evet bunu da yaptılar; ve Örs’ün Efes’teki son senesinde yemediği hakaret kalmadı. Peki siz bunu hiç Örs’ün ağzından duydunuz mu ? Hayır.. Duyamazsınız zira o kadar büyük bir insan ki karşısındakinin küçüklüğünü asla dışa vurmayacak kadar adam gibi adam kendisi.

Efes ve Milli Takım’daki o başarı sürecinde Aydın Örs hızla Basketbol’un en önemli ismi olarak ilerliyordu ve herkesin içten içe dillendirdiği bir şey vardı ‘’Örs aktif koçluğu bıraktığı zaman Federasyon başkanı olmalı..’’. Hah işte bu noktada Örs’ün Federasyon Başkanlığına kadar yükselmesinden ben gocunmam kim gocunur ? Kim, kim siz söyleyin.

Örs’ün yanında yetişen ve daha sonra baş koçluğa geçiş yapan kişilerin asla ve asla hiçbir röportajında ‘’Beni Örs yetiştirdi..’’ diyememesi bir tesadüf müdür ? Mahmudi, Örs’ten hiç mi bir şey kapmadı ? Ama o hiçbir röportajında Aydın Örs’ten övgüyle söz etmedi belki de edemedi. Telkin mi aldı acaba ? Örs’le aram iyi gibi gözükürse benim de ayağımı kaydırırlar mı diye düşündü Örs’ün yetiştirdiği isimler..

Hadi burayı kısa geçelim mesajı almışsınızdır.

Aydın Örs’ün önünü kesmek için yapılan 1. Operasyon başarı ile sonuçlanmıştı ve bir anda Milli Takımlar’daki istenmeyen olaylar ve Örs’ün gidişindeki süreç bir adım da olsa Örs’ün geri planda kalmasına neden olmuştu.

EFSANE ADAMA EFSANE TAKIM YAKIŞIR DEDİLER... PEKİ YA SONRA?

Aydın Örs’ün gönlü kırıktı basketbola karşı. Yaşadığı vefasızlıklar nedeniyle üzgündü. Türk Basketbolu’na yaşattığı başarıları bir kenara bırakalım, yanında yetiştirdiği emek verdiği isimler sırt dönmüştü kendisine. Düşünün emek veriyorsunuz bir insana, üzerinde hakkınız var o kişinin; bir çok kişiye el uzatıyorsunuz, bir çok kişiye yardımlarda bulunuyorsunuz, bir çok oyuncunun çıkışında payınız oluyor ve bir çok insanın basketbol dünyasında saygınlık kazanmasında etken oluyorsunuz ama o adamlar size sırt çeviriyor rant uğruna, bir yerlere gelebilme adına..

Bu ülkede adam gibi adamların kaderi midir vefasızlık yaşamak ? Aydın Ağabey bunu defalarca yaşadı. Gönül ister ki bu yazı dizisinin ilk ayağında herkes önce kendini Aydın Ağabey'in yerine koysun, daha sonra ona bunları yaşatanların... Ve farkı görün, sonra biraz da olsa düşünün.

Aydın Örs çok iyi bir Fenerbahçelidir, bunu her zaman söyler. Gel dediler Örs’e, basketbolumuzu sana emanet edelim dediler. Aydın Örs, adam sandığı kişilere güvendi ve Fenerbahçe ile para denen şeyi konuşmadan boş kağıda imzayı çaktı.

Aydın Örs’ün, Fenerbahçe ile yaptığı kontratta kesinlikle ve kesinlikle para ile ilgili bir ibare yoktur ki tazminat mazminat falan hiç yoktu. Başka bir deyişle Tanjevic, Aydın Örs’ün Fenerbahçe kariyeri boyunca aldığı parayı 1 yılda kazandı. Hatta orantılarsak 1 yıldan da az eder herhalde. Üstelik kovarsan Tanjevic’i, 1.5 milyon dolar civarıda tazminatı paşa paşa ödemek zorunda kalırsın.

Aydın Örs aldı Fenerbahçe’yi ve Ülker’le birleşmeden önce kısıtlı imkanlarla iyi yerlere getirdi, Avrupa’da final-four oynattı. Ülker’le birleşildi ve 100. yılda tarihe geçen bir başarıya imza attı.

Fenerbahçe-Ülker’de Aydın Örs’ün şampiyonluk yaşayacağı zaten belliydi. Tribünlerde Aydın Örs sesleri tekrar gür bir sesle yükselirken Fenerbahçe koçu olmasına rağmen G.Saraylısıda, Beşiktaşlısıda saygı duyuyordu ona. Bu şu demek oluyor, bir koçu her kulüp taraftarı seviyorsa bu adam Türk Basketbolu’nda yarın seçim olsa taraflı tarafsız herkesin benimseyeceği bir isim olacak. Biz bu filmi daha önce görmedik mi ? Aaa yazının başında görmüştük di mi ama.



AYDIN GİTMELİ

Aydın Hocanın tekrar zirveye yürüyüşü daha başından birilerini rahatsız etmişti ki ‘’100.yılda şampiyon yapar bir de gelecek sezon Euroleague’de F-4 yaptırırsa takıma 2010’dan sonra koçluğu bırakır Federasyon Başkanlığına oynar bizde yanarız.’’ durumlarına neden olmuştu.

Sezon sonuna kadar beklenmesi bile takdir edilmeli aslında!! Bakın çok açık ve net bir şey var:

100.yılda Euroleague’de başarı beklenmiyordu. Mahmut Uslu'nun, Aydın Örs’e, ‘’Aydın bu takım bu sene ligde şampiyon olsun, Euroleague’de top-16 olmasa da olur, seneye bakarız ona da..’’ demesi zaten hedefin Türkiye olduğunun belgesidir. Aydın Örs tüm planlarını 100. yılda gelecek şampiyonluk üzerine yaparken, Kasım ayında kuyusu kazılmaya başlanıyordu.

Talimat verilmişti, ‘’Aydın Gitmeli..’’. Talimat devam etmişti ‘’Kadronuz zaten iyi, kim gelse şampiyon olursunuz.’’. Bahene de hazırdı ‘’Euroleague’de başarılı olamıyoruz..’’.

Euroleague’in ilk etap maçlarında Fenerbahçe peşpeşe maçlar kaybedince düne kadar Euroleague önemsiz bu sene diyen Mahmut Uslu, sızlanmaya başlıyordu. Eh dost sözü dinleyecekti en nihayetinde, bahane bulmalıydı. Ancak bir sorun vardı ; talimatta yeni koç önerisi Tanjevic olarak verilmişti fakat sezon ortasında Aydın Hoca gönderilip Tanjevic gelseydi bunun izahı olamazdı. Siz geçici koç bulun dendi, arayış da başladı. Çetin Yılmaz’ın kapısı çalındı fakat Çetin Yılmaz, Aydın Ağabeyi'ni satmadı. Ergin Ataman’ı da tutup getiremezsiniz ya, ne de olsa Uslu ile kavgalı. Halil Üner’e gidilse taraftarın tepkisi çığı gibi büyürdü. Eh napalım dediler sezon sonuna kadar kalsın. Kasım ayının ortasında Aydın Örs’ün bileti kesildi ve Tanjevic’le anlaşma yapıldı.

Bir taşla bir çok kuş vuruldu ;

-Tanjevic ‘’Bana kulüp bulun yoksa Avrupa’da çalışırım..’’ demişti ona yurt içinde kulüp bulundu.
-Aydın Örs, Fenerbahçe’nin başından koparıldı.
-Aydın Örs artık kimse için bir tehdit değildi çünkü o artık koçluk yapmayacaktı ve basınıngündeminden de, halkın gündeminden de düşecekti.

ADAM GİBİ ADAM

Tüm bu olup bitenden sonra önce G.Saray kulübü ‘’Gel bizim koçumuz ol sana sahip çıkarız..’’ dedi, ardından aynısını Beşiktaş kulübü dedi. Ancak Aydın Örs’ün her ikisi takıma cevabı farklı değildi, ‘’Ben Fenerbahçeli Aydın Örs’üm, teklifiniz için teşekkürler ama ben onlara yani F.Bahçe taraftarına bunu yapamam.’’.

Aydın Örs Türkiye’de nereye giderse gitsin mutlaka bu ayak oyunlarına kurban olacaktır çünkü onun ileride Federasyon Başkanlığına oynamasını istemeyen bir grup şu anda bu ülke basketboluna hakim olan gruptur.

Ancak ;

Bundan birkaç ay önce Aziz Yıldırım’ın, Aydın Örs’ü arayarak ‘’Gel bizi kurtar..’’ demesi, Aydın Örs’ün sezon ortasında prensip gereği görüşmeyeceğini söylemesi ile birlikte bir süre unutulacak olsa da (ki gelen haberlere göre Örs, F.Bahçe söz konusu olduğu için sezon sonu teklife hayır demeyecek.) yeni bir savaşın başlamasına neden olabilir.

Hala bazıları için bir tehdit olan Örs’ün tekrar koçluğa dönüş yapması; hem de Fenerbahçe’de, hem de afaroz edilecek olan Tanjevic’in yerine dönüş yapması... Ortalık bu yaz çok sıcak olacak galiba, bu sefer savaş başlayacak. Kim kime nasıl tavır koyar, neler olur yukarılarda neler biter onu o zaman göreceğiz.


--------------------------------------------------------------------------------

Yukarıdaki yazı NBATURKA sitesinin genel yöneticisi Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır,kendisine çok teşekkürler.