BIY AD

19 Temmuz 2009 Pazar

Basketbol Fahişeleri


Bu yazı, Kemal Erdem Hamamcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.


Aslında bu basının her pozisyonunda görünen bir durum. Medyada patronunun kıçını yalayan çalışanlar olur mesela. A gazetesindeyken doğruları farklıdır, B gazetesine geçince doğruları farklıdır. En liberali, sosyalist olur yeri gelir en sosyalisti ise liberal takılır. Basketbol dünyası küçüktür bu anlamda ancak bu küçük dünyada öpülecek kıç sayısının azlığı öpenlerin sayısını azaltmaz. Bu insanlar basketbolu sevdiği için bu yola baş koyarlar daha sonra kapitalizm bunlarıda esir alır ve 3-5 kuruşa benliklerini terk ederek başka bir kimliğe bürünürler. Haliyle bu tip insanların psikolojileride bozulur ve bir nevi ruh hastasına dönüşürler. Kiminin çenesine vurur kiminin boğazına vurur. Sahiplerinin sesi olduklarından kendi seslerini duyamaz hale gelirler. Türk Basketbolu hakkında çok fazla uzatmaya gerek yok kimin ne mal olduğunu az çok herkes biliyor ve bu kafa olduğu sürece bir arpa boyu yolun alınmayacağıda gerçek.

Kendini otorite sanan bir baltaya sap olamamış yaşı büyük aklı küçük bazı zavallılar bu yazıyı üzerlerine mail kutumu doldurma zahmetininde bulunmasınlar, onlar fahişe olamayacak kadar ucuzlar.

Basının genel anlamdaki seyri bu yönde.

Oysa basın yön vermelidir, olayları olmadan önce öngörmeli ve gerekli yönlendirmeleri yapmalıdır. Bu da hür iradeyle olur. Yoksa yeğenleriniz herhangi bir organizasyonda maaşlı işe başladı diye o organizasyonu korurcasına hareket ederseniz sahibinizin sesi oluverirseniz ve hiçbir gerçeği (görseniz bile) dile getiremezsiniz.

Hal böyleyken daha düne kadar Turgay Demirel federasyonunu topa tutan bazı sözde delikanlı yazarlar şimdi en kral Demirelci oldular çıktılar. ‘’Ben olsam Tanjevic’i derhal kovarım..’’ diyenler şimdi ‘’Bu adama sahip çıkmak boynumuzun borcu..’’ demeye başladı.

Basketbol fahişlerinin artmasında elbette kurumların başlarında olan insanlarında suçu var. Basketbol küçük bir dünya, ‘’Beni eleştirme seni de görürüm..’’ dendiği anda bu fahişeleri satın alıyorsunuz ve onlar sizin borazınınız oluyor. Yarın bir gün bu borazanları ya bir takımda yardımcı koç ya havlucu ya baş koç ya da herhangi bir kademede görevli olarak görüyorsunuz. Temizlik olacaksa en tepeden başlamalı ancak mevcut sistemde temizlik olması mümkün değil.

Hükümete burada tarihi bir görev düşüyor. Basketbolda temiz eller operasyonu başlamalı şayet başlamazsa bu eş-dost muhabbetlerinden kaynaklı devir teslimler kısır bir döngü olarak devam edecek.

Eurobasket-2009 öncesi basında kimlerin nasıl susuturulduğuna bakın, daha düne kadar ateşli bir şekilde Milli Takımları eleştirenler ve Tanjevic’ten memnun olmadıklarını her şartta dile getirenler bir anda sustular. Neden peki ? Fenerbahçe sezona devam ederken Tanjevic konusu sürekli olumsuz anlamda gündemde kalırken sezon bittikten sonra Tanjevic’e olumlu anlamda destek yazıları geliyor. Burada bir çelişki var ya da amaçlar farklı. Amaç asla Tanjevic değil amaç başka bir şey. Başları göğe erene kadar Tanjevic üzerinden kurumları yıpratmak.

Fenerbahçe koçu Tanjevic’i yerden yere vuranlar şuan Milli Takımlar koçu Tanjevic’e destek vere vere bir hal oluyorlar. Kıvırma sanatları başladı. Bir koç iyiyse iyidir, kötüyse kötüdür. Orda başka burada başka eleştiriler olacaksa bunu yapanlar dansözdür.

Türk Basketbolu hiç olmadığı kadar kirli işlere batmış bir durumda. Bu durumdan çıkış yolu yapılacak bir darbe ile olabilir. AK Parti iktidarına tarihi bir görev düşüyor. Futbolun karanlık dönemi olan Ulusao dönemini bir şekilde bitiren hükümet, basketbola Fransız kalmamalı ve derhal bir şeyler yapmalı. Gerekirse alayını gömmeli toprağa, gömsün ki yeni bir şeyler çıksın...
Kemal Erdem Hamamcıoğlu

1 yorum:

aea dedi ki...

Okurken gerildim arkadaş nasıl bir yazı böyle? :)

Ama geriliyorsam da bu katılmadığım anlamına gelmez. Ben de anti-Tanjevicciyim...