BIY AD

Forma Skandalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Forma Skandalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2010 Pazar

Tahkimin Vereceği(!) Karar Üzerine


Uzun zamandır Galatasaray camiası Cemal Nalga meselesinin ardından tahkimden çıkacak olan karara kilitlenmiş durumda fakat tahkim kararın tarihini sürekli erteliyor. Hem kamuoyunun kendilerine duyduğu güveni yıkıyorlar hem de bir takımın sezon planlarını alt-üst ediyorlar.

Yazık oluyor Türk Basketbolu'na, şu gün açıklayacağım deyip elli kere sözünü tutmamak nedir?

Burası Türkiye, her şey olur diyenleriniz olduğunun farkındayım ama ne bu güzel ülke hak ediyor bunları ne de güzel ülkemin insanları...

Öyleyse ne yapmalı, demokratik bir şekilde tepki koymalı, sadece bu mesele için değil. Artık insanlar hakkı olmayan yerlerde bulunmamalı, TBF Başkanından mahalle muhtarına, başbakanına muhalefetine her neyse. Biz de silkinip kendimize gelmeliyiz ve tepemize çöreklenmiş olan o insanlara fırsat vermemeliyiz.

Değil mi?

11 Aralık 2009 Cuma

Demirel baskı yapmazsa Nalga cezaları kalkar


...
GALATASARAY’ın Cemal Nalga olayını merak ettim. Biraz araştırdım, karşıma enteresan şeyler çıktı. Öncelikle şunu belirteyim; bu olayda 1 numaralı hatalı olan yer Basketbol Federasyonu. İkinci Galatasaray Kulübü.

İşler öyle enteresan seyredip sonuçlanıyor ki, “Bunlar ancak Türkiye’de olur” diyorsunuz.
Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Yönetmeliği’nde, “Verilen cezalar Türkiye Basketbol Federasyonu faaliyet alanında geçerlidir” diyor. Bu demektir ki, Galatasaray’ın Avrupa’da oynayacağı özel maçlar bu kapsamın dışında. Bakın daha bu maddeyle dakika 1 gol 1 olduğunu görüyorsunuz.

Futbolda, “Özel maçta ceza alanlar cezaları resmi maçlarda çeker” ibaresi var. Baskette yok.
Almanya’daki özel maçlarda hakemlere lisans verilmiyor. Esame listesi dediğimiz lisans numaraları da verilmiyor. Sadece takımın isim listesi veriliyor. Yani, Cemal Nalga’nın Almanya’da oynadığı maçların resmi maç olma şansı yok. Hangi yorumda var; maçı Alman Basketbol Federasyonu’ndan görevli bir hakem idare ediyor.

OYAK Renault, Basketbol Federasyonu’na soruyor; “Cezalı olan Cemal Nalga, Almanya’daki iki özel maçta oynadı mı” diye. OYAK bilerek veya bilmeyerek Basketbol Federasyonu’nu bu aşamada taca atıyor. Çünkü OYAK’ın yazdığı bu yazıya federasyon resmi olarak, “Bu basketbolcu Almanya’da oynamamıştır ve böylece cezasını çekmiştir” diye yazıyor.

Sahtekarlık cezası

Bu olaydan sonra Basketbol Federasyonu’nun Galatasaray’a verdiği cezalar geçersiz. Galatasaray’ın ıslak imzalı federasyona gönderdiği yazı sahtekarlık. Ama işi bilememenin acemiliği. Yani Basketbol Federasyonu, “Ben Galatasaray’a cezayı, Cemal Nalga’yı oynattığı için değil, ıslak imzalı sahte bildirimde bulunmasından dolayı verdim” diyebilir.

Teknik danışman Koray Mincinozlu 2 yıl, asistan koç Cengiz Karadağ ise 1 yıl ceza alıyor. Bu verilen cezalar son derece fiyasko... Göreceksiniz Tahkim Kurulu ikisini de kaldıracaktır. Çünkü verilen cezalar bunların görev alanına girmiyor.

Peki Galatasaray buna neden tenezzül etti. Geçen yıl, daha sezonun başında hazırlık maçlarında başarısız olan Murat Özyer’in ipi çekildi. Onun için de panikleyen Okan Çevik, “2-3 maç kaybedersem benim de ipimi çekerler” diye tenezzül etmiş olsa gerek.
İşin başka boyutu da var. OYAK bu işin üstüne gidiyor, mücadele ediyor, federasyon Galatasaray’ı karşısına almak istemiyor, bazı usulsüzlüklere göz yumuyor. Ne zamanki devreye Fenerbahçe giriyor, federasyonun gücü burada yetmiyor.

Federasyona kim ceza verecek

Şimdi ne olur?

Bu işteki en büyük fiyasko Basketbol Federasyonu’nda. Eğer federasyon başkanı Turgay Demirel ve yönetimi Tahkim’e baskı yapmazlarsa, Galatasaray’ın ve suçsuz olan teknik danışman ile asistan koçun cezaları kaldırılır. Bir tek ıslak imzalı beyandan dolayı Galatasaray’a sahtekarlık cezası verir. Çünkü Cemal Nalga’nın Almanya’daki maçlarda oynaması hiçbir bakımdan geçerli değildir. Bu olay Türkiye’de basketbolun ne kadar kötü idare edildiğinin en büyük kanıtıdır.
Not 1: Hepimiz Galatasaray’ın, basketbolcusunun cezasını kaldırtmak için Almanya’da iki Türk antrenörün takımıyla özel maç yaptığını söyledik. Ama Galatasaray’ın bu özel maçları oynama kararının tarihi, cezanın verilmesinden iki ay öncesine dayanıyor. Basketbolcuya verilen cezadan bir hafta sonra da bu maçlar yapılıyor. Yani maçlar sonradan organize değil.
Not 2: Basketbol Federasyonu’na soruyorum; bundan sonra ceza alan basketbolcu özel maçta cezasını çekecekse, ben sabah öğle akşam üç tane maç yaparak basketbolcunun cezasını bitiririm. Sakın bana federasyon, “Böyle şey olur mu, aptal mısın Erman?” demesin. Çünkü şu olayda bütün Türkiye’yi aptal yerine koyan federasyonun kendisi.
Not 3: Bu yazının tamamını okuduktan sonra tekrar 1 numaralı maddeye dönüp bir daha okuyun.
Not 4: Bu Basketbol Federasyonu’na kim ceza verecek, aynen Galatasaray gibi yanlış beyandan dolayı.

Erman Toroğlu-Hürriyet

29 Kasım 2009 Pazar

Tarih’ten bir yaprak!..




25 Nisan 1955; yer, İstanbul Spor ve Sergi Sarayı.

Salon tıklım tıklım dolu ve 1954 - 55 sezonu Türkiye Basketbol Şampiyonası’nın son maçı Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanıyor!..

O geceye kadar şampiyona finaline katılan diğer takımları ekarte eden üç takımdan, Modaspor, Galatasaray’ı, Fenerbahçe Modaspor’u yenmiş… Galatasaray, Fenerbahçe’yi yenerse bu üç takım “puan puana olacak” ve “şampiyonu 3’lü averaj tayin edecek”…

Galatasaray’ın şampiyon olabilmesi için “7 sayılık bir farka ihtiyacı” var; oyunun bitmesine 44 saniye kala sarı - kırmızılılar 40 - 27, yani 13 sayı önde ve “top Galatasaray’da!..”

O yıllarda basketbolda “30 saniye - 24 saniye kaideleri” yok; bir takım topla istediği kadar oynayabiliyor; üstelik “potaya basket atış hâli olmadan da faul atışı yapılmıyor”; kısacası, Galatasaray “44 saniyeyi top tutarak geçirdiği takdirde” şampiyon olacak!..

O zaman Galatasaray takımında “basketbol cambazı, dripling üstadı bir oyun kurucu” var, Yalçın Granit; elinden top almak pek mümkün değil, zaten alınsa da, Galatasaray’ın “o günün basketbol oyun kaideleri ile 44 saniyede 7 sayı yemesi” mümkün görünmüyor!..

Galatasaray tribünleri şampiyonluğu kutlamaya başlamışken; aaaaa, o da ne?..

Tribünlerden bir Fenerbahçeli yönetici iniyor (Genel Sekreter ve Fenerbahçe Tarihi yazarı Rüştü Dağlaroğlu); mola alan Fenerbahçe takımı, mola süresince devam eden fiskoslardan sonra, herkesin şaşkın bakışları arasında soyunma odasına gidiyor ve bir daha salona dönmüyor!..

Sebep; ortada “fiziki” bir sebep yok!..

Ama “kimyevi” bir sebep var; zira o zaman “basketbolda hükmen galibiyet 3-0 ve de “3-0 galip gelmek” Galatasaray’ı şampiyon yapmaya yetmiyor; şampiyon Modaspor!..
Bu hazin ve acı tablo karşısında “çılgına dönen” Galatasaray seyircisi salonu saatlerce boşaltmıyor!..

Hakemlerin ve federasyon yetkililerinin ısrarlarına rağmen, Fenerbahçe salona dönmeyince, zamanın İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay olaya el koyuyor; Basketbol Federasyonu (Voleybol ve hentbol ile beraber o zamanlar adı “Spor Oyunları Federasyonu”) Başkan Faik Gökay başkanlığında Spor Sergi Sarayı’nda toplanıyor!..

Ve karar ilân ediliyor; “Galatasaray ve Modaspor beraberce şampiyon!..”

Türk Basketbol Tarihinde “bir daha eşine rastlanmayan” ve belki de bir daha rastlanmayacak “bu” kararla “o yılın şampiyonluğu” ikiye bölünüyor; hem Modaspor’a, hem Galatasaray’a “şampiyonluk kupası” veriliyor!..

Birdenbire bu “tarihten bir yaprak” nereden de aklıma geldi; şu günlerde “etikten, ahlâktan o kadar çok söz edildi” ki, ben de “bir örnekle katkıda bulunayım” dedim; aslında epey örnekler var da; bu “basketboldan” olanı!..

Öcal ULUÇ-Türkiye Gazetesi