Polonya'da yapılacak Avrupa Basketbol Şampiyonası'na artık saatler kaldı. Her şampiyonanın kendine özgü gelişmesi olur. Bana yılların öğrettiği bu tecrübeye dayanarak, iddialı tahminlerden kaçınarak özellikle takımımız hakkında yorumlarımın yanı sıra olma ihtimali gözüken negatif ve pozitif olasılıklara eğilmeye çalışacağım.
Otoriteler ilk günkü Litvanya maçının önemli olduğuna değiniyor. Tabii ki turnuvaya iyi başlamak çok önemli ama unutmayalım ki bu tür organizasyonlarda her maç önemli. Turnuvanın 3. günü bir bakıyorsunuz ki ilk günkü göstergeler tersyüz olmuş lider takım son gün eve gitmeme maçı oynuyor. Bu nedenle son gün oynayacağımız maç ev sahibi Polonya'ya karşı. Bu ne demek oluyor? Takım havasını beklenmedik bir Bulgaristan yenilgisinden sonra mutlaka ayakta tutma zorunluluğumuz var. Dilerim böyle bir şey olmaz ve ilk 2 günde işi bitiririz.
Gruptan kesinlikle çıkmamız gerekiyor. 2. turda C Grubu'ndan gelecek İspanya, Slovenya ve Sırbistan'dan iki maç kazanmamız gerekiyor. Nedense Polonya'nın bunlardan birini ev sahibi olarak yeneceğini düşünüyorum. Eğer grupta da bizi yenmişlerse, ilk 8'e girme işimiz averajlara kalır. İşte bu nedenle grubun son maçının önemini ısrarla vurguluyorum.
Takıma gelince; Kerem Gönlüm'ün olmaması bir dezavantaj ama Ersan fazla süre alarak 4 numara eksiğimizi giderebilir, fakat bu durumda da ortaya başka bir soru çıkar. Nereye kadar? Çünkü Avrupa Şampiyonası'nda oyuncu, enerjisini ekonomik kullanmaz ve son günlere fiziksel yorgunlukla girerse, skorer sıkıntısı çekeriz. Evet skorer oyuncu konusunda sıkıntımız var, hazırlık maçlarında da gördük, takımların kalibresi arttığında ve savunmalar sertleştiğinde ciddi şekilde skor üreten oyunculara da ihtiyaç oluyor.
Milli Takımımız'da hücumda mükemmel bir set organizasyonu göze çarpmıyor, kötü değil ama çok iyi de değil. Takım karakteri için çok hızlı ve fast break'çi de diyemeyiz.
Peki geriye ne kalıyor? Tabii ki savunma...
Bu takım Japonya'da çok sert savunma yaptı ve maçı son saniyesine kadar bırakmadan oynayarak karşılığını aldı.
Eğer bu işi tekrarlarlarsa başarılı olurlar.
Sonuç olarak bu şampiyonadaki derecemiz yapacağımız savunmayla belirlenecektir. Çünkü hem eksiğiz, hem skorer oyuncumuz sınırlı, hem kötü olmayan ama ideal de olmayan bir yarı saha hücumumuz var. Ayrıca hızlı hücum özelliğimiz sivrilmemiş. Bu durumda mecburen tek yapmamız gereken şey, tıpkı Japonya'daki gibi takım atmosferini üst düzeyde tutup ölümüne savunma yapmak.
Oyuncular, Hırvat ve Almanya yenilgilerini de iyi irdeler ve sertleşmedikçe maç kazanılamayacağına ikna olurlarsa o yenilgilerin de takıma dezavantaj değil avantaj getireceğini düşünüyorum.
LİTVANYA'NIN BEYİN TAKIMI YOK
Öncelikle Litvanya'nın Kaukenas, Siskauskas, Jasikevicius ve Macijauskas olmadan bu şampiyonaya gelmesini müjde olarak niteleyelim ve onları Japonya 2006'da yendiğimizi hatırlatalım. Ama yine de bunlar Litvanya'nın madalya için geldiğini değiştirmeye yetmez. Litvanya takımının amacı madalya ve hazırlık maçlarında olumlu sinyaller verdiler.
Kişisel görüşüm, eksik kadro ile gelen Litvanya en önemli sorunu, kısa oyuncularıyla yaşıyor. Avrupa Şampiyonası'na gelemeyen 4 oyuncu da Litvanya ve Avrupa'nın iyi kısaları. Kısacası beyin takımı. Peki yerlerine kim var? Orijinal pozisyonu 2 numara olan ama oyun kurucu pozisyonunda oynayabilen Delininkaitis, diğer isimler gibi Avrupa basketbolunda ağırlığı olmayan Mazuits ve genç Kalnietis.
Litvanya takımı tabii ki bu oyuncular yok diye her topu rakibe kaptırmayacaktır ancak iş madalyaya gelince kısaların performansı sonucu belirleyecek. Bir başka unutmamamız gereken faktör de basketbol ekolleri. Sahada kim olursa olsun ekolleri bu dezavantajı minimize edecektir.
Litvanya'nın uzunları çok iyi; Petravicius, Javtokas sıkı 5 numaralar. Lavrinovic kardeşler ve Jankunas, Avrupa'nın sayılı şutör 4 numaraları. Buralarda sıkıntı olmadığı gibi fazlalıkları bile var. Hem skor üretip hem de maça savunmada sertlik getirecekler.
Kleiza, NBA hastalığına tutulmadan takıma monte olursa hem skor hem de oyun sertliğini sahaya taşıyabilir.
Sonuç olarak Litvanya'nın tüm dezavantajlarına rağmen grubun ve şampiyonanın en önemli aktörlerinden biri olduğu düşüncesindeyim.
BULGARLAR ÇOK BAŞ AĞRITABİLİR
Bulgarların, Avrupa Şampiyonası'na alınlarının teriyle katıldığını hatırlatmak isterim. Tabii ki 2005 Avrupa Şampiyonası'nda zar zor kazandığımız maçı da unutmayalım. Bulgaristan, dövüşen ve teslim olmayan bir takım. Pini Gerson'un takımın başında olduğunu da ilave edelim. Ama tüm bu pozitif girişe rağmen, Bulgaristan kağıt üzerinde grubumuzun 4.lüğe en kuvvetli adayı. Eğer bir kaza olur da yenilirsek maalesef bunun adı başarısızlık olur.
Jaaber, Müslüman bir basketbolcu ve oruç nedeniyle takımda yer alamayacak. Yerine Andre Owens veya EJ Rowland çağrılacak.
Bulgarların önemli oyuncusu tabii ki Todor Stoykov. Eğer formda olursa takıma skor olarak katkı verecek. Ülkemizde de oynayan ve şu anda İspanya Ligi'nde forma giyen Flip Videnov, Bulgar takımının en donanımlı oyuncusu. İkiz İvanov'lar ise Bulgaristan basketbolunun çok önemli uzunları, bu şampiyona bence onların kapasitelerinin sınırını belirleyecek.
Yukarıda saydığım bu 4'lü ve kontenjandan gelecek Amerikalı yani bu 5'li, turnuvayı üst seviyede oynarlarsa bu grupta herkese kafa tutabilirler.
EV SAHİBİ POLONYA TURU GEÇER
Polonya'nın ev sahibi avantajını kullanmak isteyeceğini hemen belirtelim. Ayrıca son yıllarda büyük bir atak içerisinde olduklarını ve Polonya liginin yavaş yavaş da olsa Avrupa'da ismini duyurmaya başladığını ilave edelim. Koç Muli Katzurin, iyi ve tecrübeli bir teknik adam, o da mutlaka takıma bir katkı verecektir.
En önemli silahları kendi seyircileri önünde yapacakları sert savunma olacak. İlk maçta Bulgarlar bir anda şokla karşılaşabilirler. Gruptaki tüm takımlar bu sertlikten nasibini alacak gibi gözüküyor.
En önemli skorerleri David Logan olursa şaşırmayalım ancak bu skorer kimliğini takım düzeni içinde bulursa onlara avantaj sağlar.
Orlando'lu Gortrat ve Maccabi'li Lampe, birçok takımı kıskandıracak ve birbirini tamamlayan uzun ikili. En güçlü oldukları pozisyonları pota altı. İhtiyar delikanlı, Adam Wojcik, takımın direncini ve bütünlüğünü muhtemel mağlubiyetlerden sonra sağlamaya çalışacak.
Sonuç olarak böyle bir şampiyonada maça ağırlığını koyacak Logan'dan sonra 2. ve 3. kısalarını maçlarda yakalarlarsa, bir üst tura geçme ihtimalleri yüksek olacaktır.
Çetin Yılmaz- Zaman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder